Friday, November 30, 2007

Merkez Bankası’nın Finansal İstikrar Raporu yayımlandı

CARİ AÇIK EN ÖNEMLİ RİSK UNSURU

Bu yılın ilk yarısında, Türkiye ekonomisinin tüketim ve yatırım harcamalarındaki yavaşlamaya rağmen dış talebin gücünü koruması sayesinde artan net ihracata bağlı olarak büyümeye devam ettiği belirtildi. Son yıllarda sağlanan makroekonomik istikrarla yakalanan yüksek büyüme oranlarının, temelde tasarruflara oranla yüksek seyreden yatırım eğiliminden kaynaklanması nedeniyle, ihracattaki güçlü artışlara rağmen, cari açığın yüksek seyrettiği vurgulandı.

Raporda, yüksek cari açığa ilişkin şu uyarı yer aldı:

“Bu açık, geçen yıl olduğu gibi 2007 yılında da, daha çok uzun vadeli yatırımlarla finanse edilmekle birlikte, yaşanan küresel dalgalanmanın önümüzdeki dönemde özellikle gelişmiş ülke ekonomileri üzerinde ne boyutta bir etki yapacağı ve küresel likidite koşullarını nasıl etkileyeceği tam olarak belli olmadığından, finansal istikrar açısından en önemli risk unsurlarından birini oluşturmaktadır.”

ENFLASYON YÜKSEK ÇIKACAK
Uygulanan parasal sıkılaştırmanın özel tüketim talebi üzerindeki etkisiyle yıllık enflasyonun düşüş gösterdiği, orta vadeli enflasyon beklentilerinin de buna paralel olarak düşüş eğilimini sürdürdüğü belirtildi. Bununla birlikte, son dönemde enerji ve gıda fiyatlarında yaşanan artışlarla vergi ayarlamalarına bağlı olarak yıl sonunda enflasyonun belirsizlik aralığının üst sınırını aşacağı tahmini dile getirildi.

DÖVİZ GELİRİ ELDE ETMEYENLER DÖVİZLE BORÇLANMASIN
Raporda, hane halkı yükümlülüklerinin artış göstermekle birlikte, birçok ülkeyle karşılaştırıldığında halen düşük bir düzeyde bulunduğu belirtildi. Ancak, ekonomik istikrarın sürmesi, faiz oranlarının düşmesi ve ipotekli konut finansmanı sisteminin yaygınlaşmasıyla birlikte daha da artması beklenen konut kredisi kullanımıyla önümüzdeki yıllarda Türkiye’de de hane halkı yükümlülüklerinin kademeli olarak artarak, uzun vadede AB ülkeleri düzeyine yaklaşacağı görüşü dile getirildi.

Tüketici kredilerinin sabit faizli olmasının faizlerin yükselmesine karşı hane halkını korumakla birlikte, dövize endeksli yükümlülüklerde bir önceki döneme göre gözlenen artışın maruz kalınan kur riskini artırdığına işaret edilerek, “Dolayısıyla, döviz geliri elde etmeyenlerin döviz cinsinden borçlanmamaları gerektiği hususu önemini korumaktadır” denildi.

FİRMALARIN KUR RİSKİ
Firmaların borçluluk düzeyinin özellikle banka kredi kullanımına bağlı olarak arttığı, bununla birlikte, banka kredilerinin toplam borç içindeki payının çok yüksek olmamasının kredi riskini sınırlandırdığı görüşüne yer verildi.

Firmaların kısa vadeli borç ödeme kabiliyetinde ve karlılık oranlarında ise iyileşme olduğuna işaret edildi. 2006 yılında firma satışlarının yavaşlayan iç talep nedeniyle yurt dışı ağırlıklı olarak sürdüğü, firmaların finansman giderlerinin net satışlar içindeki payının bir ölçüde artmasına karşın, satışların maliyetindeki azalışın etkisiyle kar marjlarının arttığı anlatıldı.

Firmaların yabancı para pozisyon açığının 2006 sonuna göre artış gösterdiği, ihracatçı olmayan firmaların pozisyon açığı ve açık pozisyon taşıyanların sayısının arttığı belirtildi.

“Firmaların kur riskinden korunmak amacıyla türev ürünleri kullanmaları, bankacılık sektörünün ise kredi riskini azaltmak için döviz geliri olmayan ve pozisyon açığı yüksek olan firmalara kredi kullandırırken daha ihtiyatlı davranması gerektiği” uyarısı yapıldı.

FİNANSAL PİYASALAR ÜZERİNDE BASKI 2008’DE DE SÜRECEK
Raporda, yakın zamanda yurt dışı piyasalarda yaşanan sorunların hem bu ülkelerin ekonomileri hem de küresel finansal sistem üzerinde tehdit oluşturduğu belirtilerek, şöyle denildi:

“Özellikle, ABD eşik altı ipotekli konut finansmanı piyasalarında temerrüt oranlarının yükselebileceğine ilişkin öngörülerin gerçekleşmesi halinde finansal piyasalar üzerindeki baskının 2008 yılında da sürmesi ve buna bağlı olarak finansal piyasalarda istikrarsızlık yaşanması söz konusu olabilecektir. Ülkemiz bankacılık sektörünün 2007 yılı 9 aylık verileri dalgalanmanın sektöre henüz olumsuz bir etkisi olmadığını göstermekle birlikte, risklerin sınırlandırılması için mali piyasaların sağlıklı bir şekilde gelişimini destekleyecek politikaların sürdürülmesi, yapısal reformlara hız verilmesi, ihtiyatlı düzenlemelere devam edilmesi ve ekonomik programın kararlılıkla uygulanması büyük önem arz etmektedir.”

Yasemin Erdemir

Sabah Gazetesi, 3 Kasım 2007

1 comment:

Marketers discussing marketing & markets said...

Her geçen yıl daha da global piyasalara endeksli hale gelen Türk İş Dünyası'nın, her sene başını ağırıtan yüksek enflasyon, döviz kurlarındaki istikrarsızlık ve cari açık gibi ulusal sıkıntılarına ilaveten bu sene uluslar arası piyasalardaki krizlerinde etkilenilmesi bekleniyor.