Friday, November 30, 2007

İlk 9 ayda 300 yeni reklamveren

Uluslararası Reklamcılık Derneği (IAA) Türkiye Bölümü Başkanı Mehmet Ali Yalçındağ, Türkiye reklam sektörünün 2007 yıl sonu değerlendirmesi ile 2008 yılına ilişkin öngörülerine ilişkin yaptığı basın açıklamasında bu yılın ilk dokuz ayında, geçen yılın aynı döneminde hiç reklam yatırımında bulunmamış 300 yeni reklamverenin ortaya çıktığını söyledi.

Reklamveren sayısı artarken profili de değişiyor

Türkiye’de reklama önem veren kurumların sayısı hızla artarken, markalaşma giderek yaygınlaşıyor. Mecrada yeralan reklamveren ve marka sayılarındaki artış bunu açıkca gösteriyor. Geçen yıl ilk 10 ayda 13,600 olan reklamveren firma sayısının bu yıl aynı dönemde %5 artarak 14,350’ye yükseldiğini görüyoruz. Diğer tarafta, bu sene reklam sektöründeki bu büyümede etkin rol oynayan reklamverenlerin profilinde de bir değişim söz konusu. Bu yıl birçok sektörde artan rekabetle birlikte, yeni oyuncular ortaya çıktı ve rekabette yer bulabilmek için iletişimin, reklamın gücünden önemli ölçüde yararlandılar. Rakamlara baktığımızda değişen reklamveren profilini görebiliyoruz. Mesela Türkiye’nin büyük reklamverenlerinin, ilk 9 aydaki reklam performansına baktığımızda, toplam reklam yatırımları içindeki payının sadece %39 olduğunu görüyoruz. Yine bu firmalar geçen yıldan bu yana toplam mecra reklam yatırımlarını yaklaşık %9 oranında artırdılar. Diğer tarafta 2007 yılında toplam reklam yatırımları içinde payı %61 olan daha küçük ve orta ölçekli kurumlar var ki; bunlar reklam yatırımları sıralamasında en üst sıralarda yer almıyorlar. Bu kurumların 9 aylık dönemdeki reklam yatırımlarına baktığımızda artış oranının %15 dolayında gerçekleştiğini görüyoruz

Kaynak:http://www.mediacatonline.com/tr/news/details.asp?a=1&id=5105&page=2

Tuğçe Pakakar

Merkez Bankası’nın Finansal İstikrar Raporu yayımlandı

CARİ AÇIK EN ÖNEMLİ RİSK UNSURU

Bu yılın ilk yarısında, Türkiye ekonomisinin tüketim ve yatırım harcamalarındaki yavaşlamaya rağmen dış talebin gücünü koruması sayesinde artan net ihracata bağlı olarak büyümeye devam ettiği belirtildi. Son yıllarda sağlanan makroekonomik istikrarla yakalanan yüksek büyüme oranlarının, temelde tasarruflara oranla yüksek seyreden yatırım eğiliminden kaynaklanması nedeniyle, ihracattaki güçlü artışlara rağmen, cari açığın yüksek seyrettiği vurgulandı.

Raporda, yüksek cari açığa ilişkin şu uyarı yer aldı:

“Bu açık, geçen yıl olduğu gibi 2007 yılında da, daha çok uzun vadeli yatırımlarla finanse edilmekle birlikte, yaşanan küresel dalgalanmanın önümüzdeki dönemde özellikle gelişmiş ülke ekonomileri üzerinde ne boyutta bir etki yapacağı ve küresel likidite koşullarını nasıl etkileyeceği tam olarak belli olmadığından, finansal istikrar açısından en önemli risk unsurlarından birini oluşturmaktadır.”

ENFLASYON YÜKSEK ÇIKACAK
Uygulanan parasal sıkılaştırmanın özel tüketim talebi üzerindeki etkisiyle yıllık enflasyonun düşüş gösterdiği, orta vadeli enflasyon beklentilerinin de buna paralel olarak düşüş eğilimini sürdürdüğü belirtildi. Bununla birlikte, son dönemde enerji ve gıda fiyatlarında yaşanan artışlarla vergi ayarlamalarına bağlı olarak yıl sonunda enflasyonun belirsizlik aralığının üst sınırını aşacağı tahmini dile getirildi.

DÖVİZ GELİRİ ELDE ETMEYENLER DÖVİZLE BORÇLANMASIN
Raporda, hane halkı yükümlülüklerinin artış göstermekle birlikte, birçok ülkeyle karşılaştırıldığında halen düşük bir düzeyde bulunduğu belirtildi. Ancak, ekonomik istikrarın sürmesi, faiz oranlarının düşmesi ve ipotekli konut finansmanı sisteminin yaygınlaşmasıyla birlikte daha da artması beklenen konut kredisi kullanımıyla önümüzdeki yıllarda Türkiye’de de hane halkı yükümlülüklerinin kademeli olarak artarak, uzun vadede AB ülkeleri düzeyine yaklaşacağı görüşü dile getirildi.

Tüketici kredilerinin sabit faizli olmasının faizlerin yükselmesine karşı hane halkını korumakla birlikte, dövize endeksli yükümlülüklerde bir önceki döneme göre gözlenen artışın maruz kalınan kur riskini artırdığına işaret edilerek, “Dolayısıyla, döviz geliri elde etmeyenlerin döviz cinsinden borçlanmamaları gerektiği hususu önemini korumaktadır” denildi.

FİRMALARIN KUR RİSKİ
Firmaların borçluluk düzeyinin özellikle banka kredi kullanımına bağlı olarak arttığı, bununla birlikte, banka kredilerinin toplam borç içindeki payının çok yüksek olmamasının kredi riskini sınırlandırdığı görüşüne yer verildi.

Firmaların kısa vadeli borç ödeme kabiliyetinde ve karlılık oranlarında ise iyileşme olduğuna işaret edildi. 2006 yılında firma satışlarının yavaşlayan iç talep nedeniyle yurt dışı ağırlıklı olarak sürdüğü, firmaların finansman giderlerinin net satışlar içindeki payının bir ölçüde artmasına karşın, satışların maliyetindeki azalışın etkisiyle kar marjlarının arttığı anlatıldı.

Firmaların yabancı para pozisyon açığının 2006 sonuna göre artış gösterdiği, ihracatçı olmayan firmaların pozisyon açığı ve açık pozisyon taşıyanların sayısının arttığı belirtildi.

“Firmaların kur riskinden korunmak amacıyla türev ürünleri kullanmaları, bankacılık sektörünün ise kredi riskini azaltmak için döviz geliri olmayan ve pozisyon açığı yüksek olan firmalara kredi kullandırırken daha ihtiyatlı davranması gerektiği” uyarısı yapıldı.

FİNANSAL PİYASALAR ÜZERİNDE BASKI 2008’DE DE SÜRECEK
Raporda, yakın zamanda yurt dışı piyasalarda yaşanan sorunların hem bu ülkelerin ekonomileri hem de küresel finansal sistem üzerinde tehdit oluşturduğu belirtilerek, şöyle denildi:

“Özellikle, ABD eşik altı ipotekli konut finansmanı piyasalarında temerrüt oranlarının yükselebileceğine ilişkin öngörülerin gerçekleşmesi halinde finansal piyasalar üzerindeki baskının 2008 yılında da sürmesi ve buna bağlı olarak finansal piyasalarda istikrarsızlık yaşanması söz konusu olabilecektir. Ülkemiz bankacılık sektörünün 2007 yılı 9 aylık verileri dalgalanmanın sektöre henüz olumsuz bir etkisi olmadığını göstermekle birlikte, risklerin sınırlandırılması için mali piyasaların sağlıklı bir şekilde gelişimini destekleyecek politikaların sürdürülmesi, yapısal reformlara hız verilmesi, ihtiyatlı düzenlemelere devam edilmesi ve ekonomik programın kararlılıkla uygulanması büyük önem arz etmektedir.”

Yasemin Erdemir

Sabah Gazetesi, 3 Kasım 2007

BUY NOTHING DAY WRAP-UP




Thousands of people around the world participated in Buy Nothing Day protests this year, and thousands more participated by taking a 24-hour timeout from consumerism.

It was a big media success as well, garnering broad international coverage of the event. BND stories appeared on CNN, the BBC, CBC, and the New York Times, as well as dozens of local newspapers and radio stations.

ADBUSTERS NEWS
Yonca Aslanbay

Wednesday, November 28, 2007

GOOGLE'S New Business Field

Google to develop renewable energy

In another sign that Google (NASDAQ: GOOG) wants to be in businesses well beyond its key search operations, the company has announced another initiative. It is not a phone, or even bidding on wireless spectrum

Google is going into the renewable energy business. The company announced "a new strategic initiative to develop electricity from renewable energy sources that will be cheaper than electricity produced from coal."

Weird? Or, cool? According to Google, in 2008 Google expects to spend tens of millions on research and development and related investments in renewable energy. As part of its capital planning process, the company also anticipates investing hundreds of millions of dollars in breakthrough renewable energy projects that generate positive returns.

Google does use a lot of electricity to run its server farms, but enough to justify the huge investment in technology that may not work? It's probably a bad idea.

Part of the concern about the current Google share price is that, as the company evolves beyond its core skills, returns to shareholders could drop. Renewable energy falls into that category.

27.11.2007 ,Vatan, Economy page
Douglas A. McIntyre is an editor at 247wallst.com.

Canberk TONGUÇ 107604027

Friday, November 23, 2007

Kreatif iş çıkarmak artık çok daha zor

The Creative Group tarafından yapılan araştırmaya göre, reklam ve pazarlama yöneticilerinin yüzde 85’i, mesleklerinin 10 yıl öncesine göre daha karmaşık bir hal aldığını ve çok daha fazla çaba gerektirdiğini bildirdi. Yaşadıkları en büyük sorun sorulduğunda ise, katılanların yüzde 32’si iş ile aile görevleri arasındaki dengeyi tutturmak olduğunu ifade etti. Bunu, yüzde 28 ile “sektörel trendler ve teknolojide sürekli olarak günceli takip etmek” izledi.

Araştırmayı yorumlayan The Creative Group Direktörü Dave Willmer, “Medya ortamları artık daha parçalanmış durumda. Reklam ve pazarlama yöneticileri, hedef kitlelerine ulaşmak için sosyal medyadan markalı eğlenceye, daha geniş araçlar kullanabilmek zorundalar. Bu, sürekli öğrenmeyi gerektiren bir sektör. Günceli takip etmek demek, uyum sağlayabilmek demektir” diye konuştu.

Araştırma, 125 reklam yöneticisi ve 125 senior pazarlama yöneticisi olmak üzere toplam 250 kişiyle telefonda görüşülerek gerçekleştirildi.

Mustafa H Kurtulmuş - 23/11/2007
http://www.marketingturkiye.com/Haberler/Detay/?no=9636

Thursday, November 22, 2007

Dericiler: 1 milyar dolar zarardayız

İSTANBUL - Türk Deri Vakfı (TÜRDEV) Başkanı Mahmut Yeşil, 2007'de satış ve siparişlerde de yüzde 40 azalma olduğunu belirterek, "Bu da bizim 500 milyon ile 1 milyar dolar arasında zarara uğramamıza neden oldu" dedi.
İlk kez TÜRDEV çatısı altında bir araya gelen sektör dernekleri, sıkıntıları anlattı. Mahmut Yeşil, sektörü krize sürükleyen nedenlerin başında küresel ısınmanın geldiğini, fakat en büyük sorunun önüne gelenin bu pazara adım atmasıyla başladığını söyledi. Yeşil, "Sorunlar büyüdü. Biz bu tatlı rüyadan uyanmak istemedik. Sektör kapanma durumuna gelince uykudan uyandık. Her şey 1990'lı yıllarda Ruslar'ın Türkiye'ye gelmesiyle başladı. Deri piyasası o zamanlar yüzde 70 oranında Rusya'ya çalışıyordu. Biz dericiler olarak bu durumdan zamanında yüzde 200'lere varan kârlar elde ettik. Rusya'da eylül-ekim aylarında deri satın alınır. Bu sene son 30 yılın en yüksek sıcaklıkları yaşandı" dedi.

Çin, yarı fiyata deri satıyor

Bugün gelinen noktada ayakta kalma savaşı verdiklerini söyleyen Yeşil, yeni bir yol haritası beklediklerini ifade etti. Dericilerin teşvik kapsamına alınmasının önemine değinen Yeşil, suni derinin piyasaya zarar verdiğini de belirtti.

Sektördeki durgunlukta dericilerin de hatası olup olmadığı sorusunu ise Yeşil, şöyle yanıtladı: "Biz dericiler hata yapmadık mı? Yaptık. 90'dan sonra elin camcısı, çaycısı gelip deri sektörüne girerse yanlışlıklar olur. Muhakkak hatalar yapıldı. Yanlış kârlar elde edildi. Rusya da buna doydu. Artık almak istemiyor. Çin, yarı fiyatına Rusya'ya servis yapıyor. 2007'de satış ve siparişlerde de yüzde 40 azalma oldu. Bu da bizim 500 milyon ile 1 milyar dolar arasında zarara uğramamıza neden oldu."

Türk derisine logo bulunacak

İstanbul Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Lemi Tolunay

da Türkiye'de üretilen deri ürünlerinde el emeğinin yoğun olduğunun ön plana

çıkarılması gerektiğini belirterek, bu nedenle bundan sonra Türk deri ürünlerinde logo bulunacağını söyledi. Türkiye Deri Sanayicileri Derneği Başkanı Osman Güneş ise vatandaşların yurtdışından gelen suni deriye ucuz olduğu için ilgi gösterdiğini ifade ederek, logolu olması uygulamasına geçilmesinin önemine değindi.

Kapasite atıl kaldı

Ege Bölgesi Deri Sanayicileri Derneği Başkanı Şener Altıncezve de 90'lı yıllarda sektörün parladığı dönemde elde edilen teknoloji ve kapasitenin, bugün piyasanın durumu nedeniyle atıl durumda kaldığını söyledi.

Türkiye Deri Konfeksiyoncuları Derneği (TDKD) Başkanı Ramazan Hazar ise konuşmasında, artan maliyetlere dikkat çekerek, "Dolar kuru 1.7 YTL olduğu zaman bir ceketin işçilik maliyeti 25-30 dolar civarındaydı. Bu rakam bugün 90-110 dolar seviyesine çıkmıştır. Fakat günümüzde bazı Uzakdoğu ülkeleri, ürünü müşteriye satış kârıyla beraber 50-60 dolara satıyorlar. Bu ülkeler haksız rekabet ile bize rakip çıkıyor ve sektörde tehdit uyandırıyor" dedi.


Dericilerin umudu uzak pazarlar

Türkiye deri sektörünün ihracatta pazar çeşitlemesine gidemediğinden yakınan Türkiye Deri Vakfı (TÜRDEV) Başkanı Mahmut Yeşil, "Sektörü, Rusya Federasyonu ve bölge ülkelerinin dışında ABD ve Japonya gibi yeni pazarlara yönelmesi gerekiyor" dedi. Yeşil, ortalama yıllık 3 milyar dolar olan deri ihracatının bu pazarların da eklenmesiyle birlikte 5 milyar dolara ulaşacağını söyledi.


Dünya Gazetesi 22.11.2007

Hüsnücan Sayım

Zorlu, ilk kez Dünya'ya açıkladı: Üzülerek söylüyorum, Çin'e gitmeye mecburuz

İSTANBUL - Defalarca kez "Çin'den teklif aldık ama gitmiyoruz" diyen Zorlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Nazif Zorlu, bu kez "pes" dedi. Her defasında Çin'e yatırım yapmayı düşünmediklerini ve önceliklerinin Türkiye'de yatırım olduğunu söyleyen Zorlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Nazif Zorlu, Dünya Gazetesi'ne "Üzülerek söylüyorum ki, bugüne kadar Çin'e gitmedik ve gitmek de istemiyorduk. Artık globalleşen dünyanın gerçeklerden uzak kalamayız. Mecbur kaldığınız vakit gideceksiniz. Görüşmelerimiz devam ediyor. Taç ve Linens'e ait dokuma bölümlerini Çin'e kaydırabiliriz" açıklamasını yaptı.

Dünya Gazetesi 22.11.2007

Hüsnücan Sayım

PO'nun 10 terminaline ISO 9001

Petrol Ofisi'nin Türkiye genelindeki 10 terminali, BSI (British Standart Institute) firması tarafından ISO 9001:2000 Kalite Belgesi ile belgelendirildi.
Petrol Ofisi'nin Trabzon, Samsun, Kırıkkale, Derince, Haramidere, Kepez, Aliağa, Antalya, Mersin, İskenderun'da bulunan 10 akaryakıt terminali ISO 9001:2000 Kalite Belgesi aldı.
Petrol Ofisi Tedarik Zinciri Yönetim Direktörü Reha Talu, "Tesislerimizi geliştirmek ve yenilemek için çalışmalarımıza aralıksız devam ediyoruz. Teknolojisi ile AB standartlarının da üstüne çıkan tesislerimizin ISO 9001:2000 Kalite Belgesi almasından dolayı büyük mutluluk duyuyoruz" diye konuştu.


22.10.2007 Milliyet

Hüsnücan Sayım

BankPozitif, Kazak bankayı aldı

BankPozitif, Kazakistan'da kurulu JSC Demir Kazakhstan Bank'ı (DKB) satın aldı. Kazakistan bankacılık sektöründe orta ölçekli bir banka olan DKB, kurumsal ve bireysel müşterilerine her türlü bankacılık hizmeti sunuyor.
Bankanın halen 6 şube ve 299 personeli var. DKB alımı ile BankPozitif'in Kazakistan'a yapacağı yatırım toplam 70 milyon ABD doları buldu.
BankPozitif'in hâkim hissedarı, İsrail'in en büyük bankası Bank Hapoalim. Banka, Kazakistan ile başlayan uluslararası bankacılık operasyonunu Orta Asya ve Doğu Avrupa başta olmak üzere genişletmeye devam edeceğini açıkladı.
BankPozitif, 2007 yılında başlattığı Türkiye'deki şubeleşme ve büyüme stratejisini sürdürecek. 30 Eylül 2007 tarihi itibariyle Bankpozitif'in toplam kredi portföyü, 2006 yıl sonuna göre yaklaşık yüzde 146 arttı ve 9 aylık karı da 21.3 milyon YTL olarak gerçekleşmişti.
Demir Kazakhstan Bank'ı 1997'de Demirbank kurmuştu.

22.11.2007

Hüsnücan Sayım

ABD'nin ünlü dondurmacısı Ben&Jerry's Türkiye'ye geldi

Amerikan dondurma markası Ben&Jerry's, Algida Türkiye işbirliğiyle Türkiye pazarına girdi. 22 ülkede mağazası bulunan ve ilk aşamada İstanbul'da iki mağazayla hizmet verecek şirket, Türkiye'de 1 milyon tüketiciye ulaşmayı hedefliyor.
Ben&Jerry's dondurmalarının tanıtımı için düzenlenen toplantıya şirketin Avrupa Direktörü Helen Jones, Türkiye Marka Müdürü Ceren Türkben Kaya ile Algida Türkiye Satış ve Pazarlama Direktörü Şükrü Dinçer katıldı.
Helen Jones, Ben&Jerry's'in dondurmalarında kullandığı iri çikolata parçaları ve dondurmalarına verdiği ilginç isimlerle tanındığını söyledi. 2001 yılından bu yana iklim değişikliği konusuna da dikkat çekmeye çalıştıklarını ifade eden Jones, "En kaliteli malzemeyi kullanıyor ve lezzete büyük önem veriyoruz. Bunu yaparken de içinde yaşadığımız gezegeni hiçbir zaman unutmuyoruz" dedi.
Ceren Türkben Kaya da Ben&Jerry's dondurmalarının 22 ülkede tüketildiğini ve Türkiye'deki hedefin ise ilk aşamada İstanbul'da iki mağazayla hizmet vermek olduğunu kaydetti.


İlk mağaza Kanyon'da
İlk mağazanın Kanyon alışveriş merkezinde açıldığını, ikincisinin de Nişantaşı'nda açılacağını bildiren Kaya, "Türkiye'de hedefimiz, 1 milyon tüketiciye ulaşmak. Daha sonraki aşamada ise markamızın ruhuna uygun olarak gelişmeye devam edeceğiz" diye konuştu.
Kaya, dondurmanın fiyatının Avrupa'daki ile paralel olacağını bildirerek, küçük boy dondurma fiyatının 5 YTL olacağı bilgisini verdi. Kaya, ilk aşamada Türkiye'de 13 çeşit dondurmanın satışa sunulacağını dile getirdi. Algida Türkiye Satış ve Pazarlama Direktörü Şükrü Dinçer ise, Ben&Jerry's'i Algida Türkiye olarak davet ettiklerini açıkladı.

Milliyet 22.11.2207

Hüsnücan Sayım

Emin Catering Alman Klüh'le evlendi

Yemek şirketi Emin Catering ile entegre hizmet sektöründe yer alan Alman Klüh Service Management birleşti. Yüzde 51 hissesi 13 milyon dolar toplam bedel üzerinden Klüh Service'ye satılan Emin Catering yönetimini üç yıl süreyle Emin Grup Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Bozdağ sürdürecek.
Birleşmeyle birlikte Türkiye'de hastane yemeklerine odaklanacaklarını belirten Bozdağ, "Türkiye'de günde 400 bin hasta günlük 1 milyon 200 bin kap yemek yiyor. Ciddi bir pazar var. Tüm hastanelerin özel sektöre devri bizim bu alana odaklanmamızı sağladı" dedi.
Bozdağ, Türkiye'de catering alanında faaliyet gösteren 2 bin 300 şirketin 6.5 milyar dolarlık bir pazarda hizmet verdiğini ve pazarın her yıl yüzde 10 büyüdüğünü belirtti.
Klüh'ün 5 yılda 100 milyon euro'luk büyüme hedeflediğini ve şirketinin catering alanında bu yıl yüzde 17'lik bir artışla cirosunu 27 milyon YTL artıracağını söyleyen Bozdağ, önümüzdeki yıl Klüh-Emin catering firmasının hazır yemek cirosunu yüzde 30 artışla 36 milyon YTL'ye çıkarmayı hedeflediklerini söyledi.

Milliyet 22.11.2007

Ayşegül Okullu

Vatandaş gizli müfettiş oluyor

Vergi iadesi kalkınca vatandaş fiş almaktan vazgeçti, gelirler düştü. Maliye fiş denetimi yapmak için 'gizli alışveriş timleri' kuruyor. Bir yeni uygulama da 'fahri müfettişlik.' Vatandaş, vergi memuru gibi denetim yapacak

Maliye Bakanlığı, vergi iadesinin kalkmasının ardından vergi gelirlerinde gözlenen düşüşü azaltmak için tüketici ya da tüccar gibi alışveriş yaparak vergi kaçırılıp kaçırılmadığını denetleyecek, 'gizli alışveriş timlerini' devreye sokacak.
Bakanlık uygulanabilir bulursa, benzer bir denetleme, 'fahri vergi müfettişleri' tarafından da yapılacak.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda Maliye'nin bütçesi görüşüldü. Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, 2007'de yüzde 23.4 olması beklenen vergi gelirlerinin milli gelire oranının yüzde 23.9'a yükseleceğinin tahmin edildiğini aktararak, kayıtdışı ekonomiyle mücadele etmek için etkin bir çalışma yürütüleceğini bildirdi.
Unakıtan, bu kapsamda öncelikle mükelleflerin vergiye gönüllü uyumunun artırılacağını kaydederek, "Belge düzenini yerleştireceğiz. Vergi yükü caydırıcı olmaktan çıkarılacak" dedi.

Fahri müfettişler geliyor
Ekonomik hayatın içine girerek tıpkı bir tüketici ya da tüccar gibi alışveriş yapacak olan gizli alışveriş timlerinin faaliyete geçeceğini belirten Unakıtan, fahri müfettişliğin uygulanabilirliği konusundaki araştırmaların en kısa zamanda tamamlanacağını söyledi.
Unakıtan, 9 ayda yapılan vergi incelemelerinde, 36.6 milyar YTL'lik matraha karşılık 21 milyar YTL matrah farkı tespit edildiğini kaydetti. Unakıtan, "Bu incelemede 4.9 milyar YTL vergi cezası kesildi. Cezalarda, önceki yıla göre yüzde 107 artış oldu. Bu yıl içinde toplam 1 milyar 596 milyon YTL tahsilat sağlandı" diye konuştu.
CHP Trabzon Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi de daha önce gizli alışveriş timi uygulamasının denendiğini belirterek, "Denetim elemanları lokantalara gitti yemek yedi, alışveriş yaptı. Ancak yararını göremediğimiz için kaldırdık. Bu yine denenebilir ama ana denetim mekanizması bu olmamalı" dedi.

Cepten mesaj: Vergini öde!

Kemal Unakıtan, mükelleflerin vergi konusunda bilgilendirilmesi için Vergi İletişim Merkezi kuracaklarını belirterek, bu merkezin aralıkta Ankara'da, Ocak 2008'de de İstanbul hariç tüm illerde faaliyete geçeceğini aktardı.
Unakıtan, telefonla verdikleri hizmetlere ilişkin olarak da, "Beyanname vermede ve ödemede mükelleflere yükümlülüklerini artırmak için cep telefonundan mesaj göndereceğiz. Cep telefonunda borç sorgulama, borcun bulunmadığına dair yazı isteme, mükellef belgesi talebi ve mobil imza uygulamasına başlayacağız" dedi.
Kamu İhale Kurumu Başkanı Hasan Gül de 2007'de kuruma 3 bin 921 şikâyet başvurusu yapıldığını kaydetti.
Gül, kuruma yapılan şikayet başvurularındaki artışa dikkat çekerek, 2005'te 2 bin 983 olan şikâyet rakamının 2006'da 3 bin 830'a çıktığını ifade etti.


ANKARA Milliyet 22.11.2007

Hüsnücan Sayım

Wednesday, November 21, 2007

Patlayan Soda Şişeleri



Sabah gazetesinin yaptığı ilk haber elde patlayan soda şişesi vakalarının artışıyla ilgiliydi. Soda üreticileri ve Şişecam hatayı farklı nedenlerle açıklarken bazı üreticiler ise tüketicilerin hatalı davrandığını ileri sürüyordu fakat yaygın görüş, kazaların yüksek oranda karbondioksit basılmasından kaynaklanması.

Adapazarı'ndaki büfeci Tuncay Sarı'nın buzdolabına yerleştirmeye çalıştığı soda şişesinin elinde patlaması nedeniyle görme kaybına uğraması, Sakarya'da iki çocuk annesi F.U, elinde patlayan soda şişesiyle bir gözünü yitirmesi, soda şişelerinin patlaması nedeniyle Mersin'den Dilek Tülü, Manisa'dan Murat Kaygaş ile İstanbul'dan Ceylan Bayram, Osman Yılmaz ve Rıdvan Özkan gözlerinden yaralanması gibi haber ajanslarına yansıyan vakalar kim bilir yaşanan soda kazalarının yüzde kaçını oluşturuyor. Sırma Soda'nın üreticisi Grup Soda ve Meşrubat Yönetim Kurulu Başkanı Davut Dişli Sabah gazetesiyle yaptığı röportajda sorunun depozitosuz şişelerin daha ince camla üretilmesinden kaynaklandığını belirtiyor.

Davut Dişli bu konuda şunları söylemiş;

"Şişeler güvenle taşınsın diye 6'lı multipack ambalaj yaptık. Şişelerin üzerine "Çalkalamadan taşıyınız, aksi halde yaşanacaklardan sorumlu değiliz" diye uyarı yazdık. Patlayan şişeler dönüşümsüz şişeler. Yani içildikten sonra atılan şişeler. Cam sanayinde daha önce dönüşümlü şişe kullanılırdı. Şişecam üretiyor şişeyi. Ayağı kesilen, parmağı kopanlar var. Bizim ödediğimiz tazminatı bir bilseniz. Diyoruz ki 'Şişenin kalınlığını biraz artırsınlar, fiyatı da artırsınlar. Bu, maliyete yansımaz ki'. Hiçbir suçumuz yokken dört mahkeme kaybettik, büyük tazminatlar ödedik."

Öte yandan, Şişecam Yurtiçi Şişe Müdürü Levent Sungur ise şişede kullanılan camın kalınlığının patlamaya etkisi olmayacağını belirterek, şunları şöylemiş;

"Şişenin hafif ya da ağır olması patlamayı etkilemez. Biz şişeleri tüm dünyadaki gibi, aynı teknolojiyle üretiyoruz. Kullanıcının bu şişeyi ne şekilde taşıdığı, şişenin darbe yiyip yemediği ve saklama koşulları önemli. Güneşten korunması gerekiyor. Şişenin içindeki basınç önemli. Şişenin içine dolum yapan firmaların basıncı kontrol etmesi gerekiyor ki, biz çeşitli zamanlarda piyasadan şişe toplayıp ölçüm de yapıyoruz. Az da olsa basınçla ilgili sorun görürsek firmaları uyarıyoruz. Firmalara teknik gruptaki arkadaşlarımız bilinçlendirme seminerleri veriyor. Ama bu kazalar, dolum veya üretimden çok saklama koşulları ve nihai tüketicinin hatasından kaynaklanıyor. Şişelerin olduğu poşetin sallanarak taşınması ürünün birbirine çarpmasına neden olabilir. Olayların sıcakla da ilgisi olamaz, çünkü biz bu şişeleri pek çok ülkeye ihraç ediyoruz. Suudi Arabistan'a da bunlar gidiyor. Yurt dışında herhangi bir sorun yaşamadık."

Gıdasa İçecek Genel Müdürü Adnan Erem ise farklı bir noktaya dikkat çekiyor. Yurtdışında 1 litreye 7 gram gaz basıldığını belirten Erem ve Türkiye'de ise yurtdışına göre 1 litreye 10 gramın üzerinde gaz basıldığını ve bunun patlamalara sebep olabileceğini belirtiyor.

"Normalde şöyle bir tespit var. Maden suyu, kaynağından bu kadar yüksek gazlarla çıkmıyor. İçindeki gaz alınıyor, karbondioksit ilave ediliyor. Bunun oranları üründen ürüne değişiyor. Türk halkı yüksek gazla seviyor. Bu nedenle 1 litreye 10 gram ve üzerinde gaz basılıyor. Gaz seviyesi arttığı zaman patlama riski de artıyor. Ben patlamaların taşıma hatası ve işte bu yüksek gaz oranından kaynaklanabileceğini düşünüyorum. Yurt dışında gaz miktarı 7-8 gramı geçmez, biz kendi ürünümüze 6.5 gram basıyoruz. Türkiye'de 10'un üzerinde gaz basıldığını biliyorum. "

Bu durumda suçlu gerekli argeyi yapmayarak bu demeçleri veren ve tüketicilere maden suyu taşıma kurallarını öneren üreticiler değil maden suyunu yüksek gaz oranıyla seven ve hatalı taşıyan Türk tüketicisi çıkıyor.

İlgili haberde şişeleri patlatmak için uyulması gereken kurallar ise şu şekilde;

Şişenin ağzına kadar dolu olmamasına dikkat edin.

Güneşin altında kalmış ürünleri satın almayın.

Yüksek gaz oranı yerine daha düşük karbondioksit içeren ürünleri seçin.

Satın aldıktan sonra evinize götürürken hareket ettirmeyin.

Buzdolabında yatık halde saklamayın.

Kapağını açmadan önce sallamayın, yüzünüze yaklaştırmayın.
Sabah gazetesinde soda şişeleriyle yapılan bir diğer haberse Atatürk Havalimanı'nda satılan ünlü bir markaya ait maden suyu şişesin içinden ağzı kapalı olduğu halde çiğnenmiş bir sakız çıkması. Şişeyi satın alan kişinin üretici firmasıyla görüşme girişimi ise şişeleme hatası olduğunu ve yetkililerin yapabilecekleri bir şey olmadığını yanıtını alarak sonuçlanmış. Sodasından çiğnenmiş sakız çıkan Abdullah Karaman, bu durumların önüne tüketici duyarlılığıyla geçilebileceğine söylüyor,

"Bu Avrupa'da olsa kim bilir neler olur. Herkes duyarlı olsun ki firmalar yaptıkları hatalardan kendilerini alıp, bir daha yapmasınlar. Şikayetçiyim, dava açacağım'' şeklinde isyanını dile getiriyor.Şirketinin Avrupa Yakası Satış Sorumlusu Süha Akgöz'le yapılan görüşmede ise, bu şekil hatalarla zaman zaman karşılaşıldığını, konuyla ilgili yapabilecekleri birşeyin olmadığını ifade ediyor.

Sabah gazetesinde yayınlanan iki haberden sonra soda üreticilerinin nasıl bir strateji izleyecekleri ve gerçekleşen bu olaylara karşı ne gibi önlemler alacakları merakla bekleniyor.

Mustafa Kurtulmuş
http://www.pazarlamaturkiye.com/content/view/559/116/ 21/11/2007

Rekabet mi müsteri mi ?

Amazon.com'un sonu

Mayıs 1997, amazon.com yıllık 60 milyon USD ciroya, 125 çalışanla ulaşıyor. Barnes&Noble, ünlü kitap zinciri, 30,000 çalışan ve yıllık 3 milyar USD ciro ile Internet'ten kitap satışına giriyor. Direkt olarak amazon.com'a rakip oluyor.

Doğal olarak, endüstri uzmanları tarafından, "Amazon'un sonu" benzeri haberler yapılıyor.

Amazon çalışanlarına, haberler hakkında sorular gelmeye başlıyor. Jeff Bezos, amazon.com'un efsanevi kurucusu, çalışanlarını topluyor:

Müşterilerimizden korkun. Çünkü bize parayı gönderen onlar. Rakiplerimiz hiçbir zaman bize para göndermeyecek.

Rekabet mi, müşteri mi umrumuzda olmalı?


Mustafa Kurtulmuş - 21/11/2007
http://www.farketing.com/fikirler/2007/10/amazoncomun-son.html

Tuesday, November 20, 2007

SUMMARY “A new future for brand marketing”

ARZU ADIGÜZEL
107604096

The “Internet revolution” has rapidly changed consumer habbits, life styles, the way how people work, spend their free time and how they shop. Managers must understand those changes deep inside to stay ahead of the game because more than anything Internet revolution has impacted on brand marketing.
The TV and magazine advertisements won’t help your brand anymore. To achieve an increased market share in this competitive world, marketers should spend time on how consumers are spending their time, what marketing means to them to find out what they should do more about their consumers.
People spend more time on the internet. They do not watch TV as much as they used to watch before or they do not read printed news papers as much as they used to read in the past. People easily just “click” on the internet. And internet differs from all old-traditional media types, its “constantly changing”.
The key success point is to “find where your customers spend time” . How much time do they spend watching TV and which channels, how much time do they spend on the internet and which site does your target audience visit? All of these details are necessary to reach and get the customer. A firm should respond all of these changes to take advantage of the new marketing world.
The internet revolution changed communication, advertising and promotional techniques in advance. Firms should consider changes before their competitors to be the firts mover.
21.th century is the heyday for social networking sites. People share their pleasure, likes, dislikes, the movies and rock groups they like on those sites. Those sites give firms a chance to target their recipients based on demographics, psychographics, interests and hobbies. Normally it would be very costly and hard to reach the target audience. By the help of social networking sites firms can reach customers via fluid, fast moving channels with pop-ups, banners and skycrapers.
The advertising done via social networking must be fun, relevant, attractive and it must fit with the brand personality to succeed.
People read magazines and news papers on the internet, people create their own blogs and invite their friends, people socialise on the internet via Myspace, Facebook, Youtube, people play online games. People use internet for shopping, socialising, entertaining, learning, studying, working .. almost for everything.
To respond this new perfect marketing opportunity;
*Re-educate key managers to succeed in the new-style marketing world
*Be sure where brand essence stands and re-focus or change if needed
*Identify your customers new life style and adapt it
*Be creative
*Re-examine your core competencies
*Get your customers involved at a tactical marketing level, interact them
Change is not about to happen it has already arrived. Traditional advertising with traditional marketing tools won’t be effective anymore. This revolutionary new marketing era offers you seamless, fluid, irresistable and long lasting advertising opportunity.

http://web.ebscohost.com/bsi/pdf?vid=8&hid=21&sid=8080d0d6-beca-46f0-8d6c-b1ba4bf572c4%40sessionmgr8

Monday, November 19, 2007

Bir bardak kahvede büyük savaş




Sadece Türkiye'de değil, tüm dünyada son dönemlerin yükselen trendi kahve dükkanları. Birçok kahve zinciri pastadan pay alabilmek için kıyasıya yarışırken, şimdi pazara yeni bir oyuncu geliyor. Fast-food devi Mc Donald's, yarışa katılmak için gün sayıyor.

Son dönemde restaurantlarında kullandığı kahve çeşitlerini artıran Mc Donald's, şimdi de bu çeşitlerini sunacağı yeni bir zincir yaratmayı hedefliyor. Mc Donalds'ın kahve pazarına girmesi halinde özellikle sektörün en büyüğü olan Starbucks'a zorlu bir rakip olması bekleniyor.

Mc Donald's ABD Başkanı Don Thompson, restaurantlarda sattıkları içecekleri artık yeni bir alanda müşterilerine sunmak istediklerini söyledi. Thompson'a göre Mc Donalds, hızı, uygun fiyatı ve sunduğu konfur ile sektörde dişli bir rakip olacak.

Mc Donald's restaurantlarında kahve çeşitleri olarak latte, mocha, cappucino ve espresso satılıyor. Sektör analistleri, Mc Donalds'ın kahvelerinin ABD'de
Starbucks'a göre 50 sent daha ucuz olduğunu belirtiyor. Türkiye'de ise bu fark biraz daha açık. Mc Donald's ile Starbucks arasında yarıya yakın fiyat farkı bulunuyor.

ŞUBELER DİRENİYOR, YÖNETİM ZORLUYOR
Kahve zinciri pazarına girmek için şartları zorlayan Mc Donalds'ın önündeki en büyük engel ise kendi şubeleri. Şubeler Mc donalds'ın yeni adımına ayak direrken, bunun en büyük sebebinin ise maliyetler olduğu belirtiliyor. Kendi dükkanlarında kahve zinciri için yeni bir bölüm açmak ve gerekli değişiklikleri yapmanın ortalama maliyetinin 100 bin dolar olması, dükkan sahiplerinin şimdilik bu fikre mesafeli durmasına neden oluyor.

Öte yandan Mc Donalds'larda satılan kahvelere müşteri ilgisinin fazla olmaması da dükkan sahiplerini düşündürüyor. Bu tip ürünlerde kar marjının çok yüksek olmasına karşın yapılan yatırımın ne kadar sürede geri döneceği ile ilgili tartışmalar yatırımcıları ikiye bölmüş durumda.

Mc Donalds yönetimi ise açılacak kahve zincirlerinin yeni müşteriler kazandıracağı konusunda rahat görünüyor. Yapılan hesaplamalara göre bir dükkan sadece içeceklerden yıllık ortalama 125 bin dolar ek gelir sağlayabilir.

Analistler, McDonald'ın kendi şubelerini ikna edeceğini ve 12 milyar dolarlık bu dev pazara adım atacağını düşünüyor.

ABD'de her beş kişiden biri her gün mutlaka kahve zincirlerine uğrayıp bir bardak kahve içiyor. Pazarın 2011 yılına kadar her yıl ortalama yüzde 4 büyümesi bekleniyor.

STARBUCKS BÜYÜK REKABETE HAZIR
ABD'de Mc Donalds'ın zorladığı kahve pazarının diğer oyuncuları da boş durmuyor. Devamlı genişleyen ve yeni ürünler yaratan kahve zincirleri rekabete hazır görünüyor.

Öte yandan Mc Donalds'ın piyasaya girmesinin sektörün tartışmasız en büyük ismi olan Starbucks'ı zorlaması bekleniyor. Yılın üçüncü çeyreğinde tarihinde ilk kez müşteri kaybına uğrayan ve yüksek fiyatları tartışma konusu olan Starbucks, şimdi yeni bir rekabete hazırlanıyor. Starbucks yetkilileri rekabetten memnun olduklarını ve yarışa hazır olduklarını belirtiyor.

Starbucks Yönetim Kurulu Başkanı Howard Schultz, geçtiğimiz günlerde yaptıkları açıklamada, artık hücuma yönelik bir strateji izleyeceklerini belirtmiş ve çok çekici bir iş planı hazırladıklarını söylemişti.

TÜRKİYE'DE DURUM NEDİR?

Kahve zincirleri son yıllarda Türkiye'de son derece agresif bir şekilde büyüyor. Neredeyse her köşe başında bir kahve dükanı açılırken, birçok uluslararası zincir Türkiye'yi mesken tuttu. Yabacı rakipleri yanında yerli markalar da son zamanlarda pazarda kendilerine yer açmak için yoğun çaba gösteriyor.

Türkiye'de en fazla şubesi olan kahve zinciri Starbucks. Pazara 2003 yılında giren Starbucks, geçen yıllar içerisinde 86 şubeye ulaştı. Bu şubelerin 55 tanesi İstanbul'da bulunuyor.

Gloria Jean's Coffees ise Türkiye'ye Starbucks'dan dört yıl önce girdi. Toplam sekiz ilde 51 şubesi bulunuyor.

Kahve Dünyası, pazarın en iddialı yerli firması. İlk şubesini 2004'te açan Kahve Dünyası'nın 22 şubesi bulunuyor.

Cafe Crown ise pazarın diğer büyüğü. 2003 yılında ilk şubesini açan firmanın 15'i İstanbul'da olmak üzere toplam 24 şubesi bulunuyor.

Türkiye'de sert rekabetin yaşandığı kahve pazarının diğer bazı oyuncuları da şöyle:

"Coffee Republic, Barnie's, Robert's Coffee, Caffe Nero, Kumquat, Dallmayr Kaffe, John's Coffee, Lavazza, Segafredo, MacCoffee, Mocaco, Dunkin Donuts, Kocatepe Kahveevi."

Çiğdem Tümer
Referans: http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/7720394.asp?gid=196&sz=43866

Wednesday, November 14, 2007

Havacılık baba parasıyla olmuyor

Pegasus Havayolları Yönetim Kurulu Başkanı Ali Sabancı, Eylül 2005'te sipariş ettiği 12 adet yeni nesil Boeing 737-800'lerin ilkini, Seattle'da teslim alırken, satır arasına "Havacılık baba parasıyla olmuyor" vurgusunu da ekledi.
Sabancı'nın, Amerika'nın göller kenti Seattle'deki Boeing fabrikasına ilk gelişi. Birlikte olduğumuz basın gurubu içinde de ilk gelenler çoğunlukta. Sabancı, "Ankara'da otelde ayakkabımı boyayan adam, "Ne zaman uçak üreteceksiniz? Sizden uçak üretmenizi bekliyoruz" dedi. Şimdi adama "Hallederiz" demek istemedim, çünkü doğru değil. Bu işi yapamayız" diyerek bazı muhtemel soruların da önünü kesiyor.
Fabrikalar kurmuş bir ailenin çocuğu olsa da, uçak üretimini hayal etmiyordu. Sabancı'ya havacılık merakının nereden geldiğini soruyorum, "Babam (Şevket Sabancı) çok istiyordu. Sabancı Holding'i bu yatırımı razı edemedi. THY'nin özelleşmesini bekliyordum, o da olmadı. Babam, "Aile fertlerinin kendi akarları olması lazım" diye söylerdi, biz de bu yatırımı yaptık" diye yanıtlıyor.

'Örnek aldığım şirket'
737'nin üretiminin sürdüğü alan gerçek ötesi gibi; sanki lego oyuncak fabrikası. Renkli renkli parçalar birleştirilip, koca gövdenin içi doldurulacak. İlk işlemlerden birisi kanatların boyanması. Çünkü kanatlardaki boyaların ağırlığı uçağın dengesini etkiliyor.
Üzerinde Amerikan havayolu şirketlerinden Southwest'in adının yazıldığı bir uçak imalatta. Sabancı, "Olmak istediğimiz havayolu şirketi" diyor. 490 uçağı bulunan Southwest, 1960'ta kuruldu. Dünyada havacılık sektörüne ilk 'ucuz taşıma' yöntemini getiren Southwest, 11 Eylül'ün kriz ortamında zarar etmeyen tek havayolu şirketiydi.
Sabancı, "Benim için iki şey önemli. Ucuzluk ve destinasyon (Varış yeri)" diyor. Türkiye'den 25'i aşan ülke ve 150 noktaya charter uçuşları yapıyor. İç hatlarda uçuş yaptığı il sayısı 16'ya ulaştı. 11 adet Boeing 737-800, 2 adet Boeign 737-400, 3 adet Boeing 737-500 ve yüzde 20 hissesini aldığı İzair'in kapasitesiyle toplam 18 uçağı bulunuyor. 12 adet 737 serisi siparişi 2012'de tamamlandığında filo 30'a çıkacak. Pegasus, Onur Air ile yaptığı görüşmeleri bir aya kalmaz bitirir ve Onur'un 22 uçağını da filosuna ekler.

Uçak havada olacak
Sabancı, "İlk arabamı aldığımda önünde resim çektirmiştim. İlk uçağımı aldığımda önünde resim çektirmek istemem. Limanda uçak gördüğüm zaman üzülürüm. Uçak havada olacak. Maliyetlerimizi çok uçarak düşürüyoruz" diyor.
"Ucuz biletten kaç kişi yararlanıyor?" sorusuna Sabancı, "Günde 8000 misafirlerimizin yüzde 10'u ucuz biletten yararlanıyor" diyor.
Şirket cirosu içinde çok önemli bir oran olmasa da uçak yolculuğu ile tanışan kişilerin sayısının artması önemli. "Gurbet" kimsenin içinde yara olarak kalmayacak.



Sabancı göle maya çalacak!
Sabancı'nın babası Şevket Sabancı'nın Yönetim Kurulu Başkanı olduğu Esas Holding, Çukurova'dan TMSF'ye geçen Pegasus'u 2005'te satın aldı. O tarihten beri araştırmasını yürüttüğü sosyal sorumluluk projeleri içinde Sabancı 'gölleri' seçti.
Çevreye katkının, karbon gazı sarfiyatı en az olan uçak alımına özen göstermekten ibaret olmadığını söyleyen Sabancı, "Seçeceğimiz bir gölü koruma altına alacağız. Gölün doğal dengesini bozacak her türlü girişime müdahale edeceğiz" diyor.
Sabancı'nın yaklaşık 80 milyon dolar civarında para ödeyeceği Boeing 737 yeni nesil uçak, Sabiha Gökçen Havalimanı'na inecek. Uçağı, annesi Hayırlı Sabancı karşılayacak. Çünkü Sabancı, Seattle'dan teslim aldığı uçağa annesinin adını verdi.

14.11.2007 Milliyet Serpil YILMAZ


Hüsnücan Sayım

Vodafone'nun ilk yarı kârına Türkiye performansı etkisi

Dünyanın en büyük cep telefonu operatörlerinden Vodafone, ilk yarıda 6.8 milyar dolar kâr açıkladı. Şirketin kârının artmasında Türkiye, Mısır ve Hindistan'daki yüksek performans belirleyici oldu. Vodafone'un Türkiye operasyonu ilk altı ayda gelirde yüzde 28, abonede yüzde 29 büyüme sağladı.
Vodafone CEO'su Arun Sarin, özellikle yeniden yapılandırmayla maliyetleri kısmaya yöneldiklerini belirtirken, özellikle veri iletişiminin kullanımındaki artışın yüksek performansa destek olduğunu söyledi. Şirketin cirosu yüzde 9 artışla 34 milyar dolar düzeyine tırmandı.
Şirketin gelişmekte olan piyasalardaki cirosu yüzde 40 artışla 8.6 milyar dolara çıkarken, veri hatlarının kullanımından sağladığı gelir toplamı 2 milyar dolara yükseldi.
Vodafone ayrıca 2008 mali yılı için yaptığı tahminleri de yukarı revize etti. Ciro hedefi 69 milyar dolardan 70.2 milyar dolara yükseltilirken, faaliyet kârı beklentisi 19 milyar dolardan 19.8 milyar dolar düzeyine çıkarıldı.

Milliyet 14.11.2007

Hüsnücan Sayım

Chrysler, araba parçası üretecek Türk firma arıyor

ABD'li otomotiv devi Chrysler, piyasaya çıkaracağı 25 yeni model için yedek parça üretimi yaptırmak üzere Türk firmalarıyla temasa geçti. Yeni modellerin tasarım aşamasından itibaren işbirliği yapabileceği firmalara ağırlık veren Chrysler'in Satın Alma Direktörü Manfred Hartman, "Görüşmeler pozitif" dedi. Chrysler'in görüştüğü firmalardan bazılarını Sarıgözoğlu, Kanca, Arpek, CMS, Coşkunöz, Toksan, Mutlu Akü, Kale Radyatör, Farba ve Farplas olarak sıralandı.

13/11/2007 DÜNYA GAZETESİ

Hüsnücan Sayım

Pazarlamanın büyük ödülü Hyundai'ye

Hyundai, Türkiye'de ilk kez verilen 'Think Marketing' büyük ödülünün sahibi oldu.
Milliyet gazetesinin resmi sponsorlarından biri olduğu Marketingist 2005 Fuarı'nda yapılan ödül töreninde konuşan Hyundai Assan Yurtiçi Satış ve Pazarlama Genel Müdürü Kurthan Tarakçıoğlu, şöyle konuştu:
"Pazarlamanın sadece reklam ve satıştan ibaret olmadığını, Hyundai'nin ise Türkiye'de sadece dört tekerlek üzerinde karoser satmakta olmadığını başkalarının da görmesi bizim için büyük mutluluk.
Rekabetçi zekâmızı azami düzeyde kullanarak inat ve inançla yola koyulduğumuz işi de savaş olarak algılıyoruz."
Hyundai'ye büyük ödülü kazandıran kampanya süresince kartopu etkisiyle bir satış artışı olduğunu belirtti.

Satışlar üç kat arttı
"Projeye başladığımızdan bu yana pazar payımız yüzde 75 oranında arttı. Yüzde 5.3'lük pazar payımız yüzde 10.3'lere çıktı" diye konuşan Tarakçıoğlu, satışların ise üç kat arttığını ifade etti. Think Marketing yarışmasında Hyundai'nin yanı sıra Tansaş, Colgate Misvak ve Danone Activia da ödüle layık görüldü.

Reference: http://www.milliyet.com/2005/10/28/ekonomi/eko07.html

Arda Acar

T-box ve Victoria's Secret'dan iş birliği

T-box, dünyaca ünlü iç giyim markası Victoria’s Secret ile ortak bir projeye imza attı.

Proje kapsamında Victoria’s Secret için T-box tarafından özel olarak üretilen iç çamaşırları Amerika’daki tüm Victoria’s Secret mağazalarında satışa sunuluyor. Birbirinden farklı, rengarenk özel ambalajlarındaki T-box ürünleri ayrıca www.victoriassecret.com internet sitesinden ve markanın özel kataloglarından da temin edilebiliyor.

Victoria’s Secret ile 2007 Şubat ayında başlayan görüşmeler sonucunda Nisan ayı itibariyle Victoria’s Secret’ın bazı mağazalarında T-box için hazırlanmış özel standlarda T-box ürünlerini ‘The original T-box from Istanbul’ markası ile satışa sunulmuştu. Ürünlerin kısa zamanda büyük ilgi görmesi üzerine daha da genişletilen proje kapsamında, T-box koleksiyonundaki iç çamaşırları Victoria’s Secret’ın özel renklerinde ve T-box ile özdeşleşmiş lolipop şeklindeki paketlerde hazırlandı. Yuvarlak, papatya ve kalp şeklindeki özel ambalajlı ürünler Amerika’daki tüm Victoria’s Secret mağazalarında satışa sunuldu. Ürünler ayrıca dünya çapında dağıtımı gerçekleştirilen ve sıkı takipçileri bulunan Victoria’s Secret kataloglarında da yer alıyor.

Reference: http://www.marketingturkiye.com/Haberler/Detay/?no=9583

Arda Acar

Tuesday, November 13, 2007

Türk tüketiciler Avrupa'dakilerden daha iyimser

Deloitte'nin yıl sonu harcamaları araştırmasına göre, Türklerin tüketim alışkanlıkları açısından giderek Avrupalılara benzemeye başladığının ortaya çıktığı bildirildi.

Deloitte Türkiye'den araştırmaya ilişkin yapılan yazılı açıklamada, her yıl yapılan ve özellikle Avrupa'nın yılbaşı döneminde belirginleşen tüketici eğilimlerini ortaya koyan araştırmaya EMEA (Avrupa, Orta Doğu ve Afrika) bölgesinde 15 ülkede 15 bin kişinin üstünde katılımcının yanıt verdiği kaydedildi.

Araştırma sonuçlarına göre, Türklerin özellikle Kurban ve yılbaşının aynı aya gelmesinden dolayı yıl sonu harcamalarına eskisinden daha fazla kaynak ayırmaya başlamasının dikkat çekmeye başladığı belirtildi.

Türk tüketicilerin Avrupa'dakilerden daha iyimser olduğu, yüzde 32'sinin ekonominin istikrarlı olduğuna ve yüzde 17,3'ünün ekonominin büyüdüğüne inanarak Avrupa'ya göre çok daha olumlu bir tablo çizdiğine işaret edilen araştırmada, İrlanda, Hollanda, Belçika, Fransa, İtalya, İspanya, Portekiz ve Kıbrıs'ta ankete katılanların kendi ülke ekonomileri ile ilgili beklentileri düşükken, Türk tüketicilerinin yüzde 42'sinin 2008'de ekonominin az veya çok gelişeceğini düşündükleri aktarıldı.
Mediacat Kasım 2007

YONCA ASLANBAY

Silinebilir kağıt, yılın buluşları arasında

Xerox’un geliştirdiği ve geçtiğimiz aylarda duyurduğu “silinebilir kağıt” buluşu, TIME dergisinin 19 Kasım 2007 tarihli sayısında yayınlanan ve bu yılın en çok ses getiren buluşları arasında yer aldı.

TIME dergisinin çevre kategorisinde yer verdiği ve “İz Bırakmadan” başlığı ile duyurduğu Xerox’un “silinebilir kağıt” buluşu, kağıt üzerine basılı bilgilerin, 16-24 saat içinde kaybolmasına ve aynı kağıdın tekrar tekrar kullanılmasına imkan veriyor. TIME dergisi, yıllar önce ortaya atılan “kağıtsız ofis” kavramının gerçekleşmediğini ve Xerox’un “silinebilir kağıt” buluşuyla, bu miti ortadan kaldırdığını vurguladı.
Marketing Türkiye, Kasım 2007
YONCA ASLANBAY

Sunday, November 11, 2007

Daktilo tuşlarından duydukları sesle teknolojiye direniyorlar

Bilgisayar teknolojisinde yaşanan tüm gelişmelere rağmen daktilo meraklıları alışkanlıklarından vazgeçmiyor.

Bir dönemin temel yazışma araçlarının başında daktilolar geliyordu. Ancak bilgisayar sektöründe yaşanan gelişmeler daktiloların pabucunu dama attı.

Yazışmaların vazgeçilmez cihazı, yerini bilgisayara bıraktıktan sonra daktilolar kullanıcılar tarafından depolara kaldırıldı. Şu anda ise özel veya kamu sektöründe daktilo yazan kişilere rastlamak mümkün görünmüyor.

Buna rağmen daktilo tutkusundan vazgeçmeyenler de var. Edirne'de yaşayan Birol Beşpınar ile Hüsnü Uz bunlardan iki tanesi. Çocukluk yıllarında yazmaya başladıkları daktilolarını yanlarından ayırmıyorlar. Edirne Valiliği karşısında bulunan ofislerinde resmi yazışmalar için gelen müşterilerine emektar daktiloları ile hizmet veriyorlar. Daktilonun tuşlarına her dokunduklarında duydukları sesin ruhlarına bir nağme etkisi yaptığını söylüyorlar.

Daktiloyu 16 yaşında kullanmaya başladığını belirten Birol Beşpınar, bu günden bu yana bu cihazı kullanmaya devam ettiğini söyledi. Bilgisayarın kendisine yabancı geldiğini belirten Beşpınar, "Görevim boyunca hep daktilo kullandım. Halihazırda yine kullanıyorum. Bilgisayarla bir işim yoktur. Bilgisayar bana yabancı geliyor. 44 yıldan bu yana daktiloyu kullanıyorum. Daktilo tuşlarına dokunduğum zaman kendimi şiir yazıyor gibi huzurlu hissediyorum. Daktilo tuşlarına dokunuş sesi bir nağme gibi ruhumu okşuyor. Gittiği yere kadar yazmaya devam edeceğim." dedi.

Hüsnü Uz ise daktilo kullanmaya 1967 yılında başladı. Ticaret lisesi mezunu olduğu için ileri düzeyde yazı yazabiliyordu. Bu nedenle Edirne Valiliği'nde işe başladı. 21 yıl encümen müdürü olarak görev yaptı. Bu süre zarfında yaklaşık 50 bin sayfa civarında yazıyı daktilo ile yazdı. 2001 yılında emekli olduktan sonra valilik karşısında açtığı ofisle arzuhalcilik yapıyor. Ofisinde daktilo yanında bilgisayar da bulunuyor. Çocuklarının yardımı ile bilgisayar kullanmayı öğrendi, ancak daktilo alışkanlığından asla vazgeçmedi. Daktiloların hiçbir zaman kullanımdan kalkmayacağını iddia eden Hüsnü Uz, bilgisayar yanında daktilo alışkanlığından vazgeçmediğini dile getirdi.


www.sabah.com.tr 11.11.07

Karen Salom

TÜFE’de aylık değişim %1,81 olarak gerçekleşti.

2007 yılı Ekim ayında 2003=100 Temel Yıllı Tüketici Fiyatları Endeksi’nde bir önceki aya göre %1,81, bir önceki yılın Aralık ayına göre %6,08, bir önceki yılın aynı ayına göre %7,70 ve on iki aylık ortalamalara göre %8,98 artış gerçekleşmiştir.

Ana harcama grupları itibariyle en yüksek aylık artış giyim ve ayakkabı grubunda gerçekleşti.

Ana harcama grupları itibariyle bir ay önceye göre en yüksek artış %8,22 ile giyim ve ayakkabı grubunda gerçekleşmiştir. Ekim ayında endekste yer alan gruplardan, gıda ve alkolsüz içecekler grubunda %3,41, lokanta ve otellerde %1,54, çeşitli mal ve hizmetlerde %1,02, konutta %0,65, eğlence ve kültürde %0,26, ev eşyasında %0,25, sağlıkta %0,07 artış, haberleşmede %-0,02, eğitimde %-0,19, ulaştırmada %-0,41 düşüş gerçekleşmiştir. Alkollü içecekler ve tütün grubunda değişim olmamıştır.

Yıllık bazda TÜFE’nin en çok arttığı harcama grubu gıda ve alkolsüz içecekler grubu oldu.

Bir önceki yılın aynı ayına göre TÜFE’de en yüksek artış %14,71 ile gıda ve alkolsüz içecekler grubunda gerçekleşmiştir. Alkollü içecekler ve tütün (%10,06), lokanta ve oteller (%9,73), konut (%8,30), eğitim (%6,07) artışın yüksek olduğu diğer harcama gruplarıdır.

26 İstatistiki Bölge içinde en yüksek aylık artış TR22 (Balıkesir, Çanakkale) bölgesinde %2,58 olarak gerçekleşti.

NUTS2 düzeyinde 26 bölge içinde TÜFE’nin aylık bazda en yüksek artış gösterdiği bölge TR22 (Balıkesir, Çanakkale) (%2,58) olmuştur. Aralık ayına göre en yüksek artış TRA2 (Ağrı, Kars, Iğdır, Ardahan) (%7,58) bölgesinde, geçen yılın aynı ayına göre en yüksek artış TRA2 (Ağrı, Kars, Iğdır, Ardahan) (%9,75) bölgesinde ve on iki aylık ortalamalara göre en yüksek artış TR72 (Kayseri, Sivas, Yozgat) (%10,51) bölgesinde gerçekleşmiştir.

Endekste kapsanan 447 maddeden 303’ünün fiyatı arttı.

2007 yılı Ekim ayında endekste kapsanan 447 maddeden; 76 maddenin ortalama fiyatlarında değişim olmazken, 303 maddenin ortalama fiyatlarında artış, 68 maddenin ortalama fiyatlarında ise düşüş gerçekleşmiştir.


www.tuik.gov.tr

Hüsnücan Sayım

İhracatımızın %56.6’sı Avrupa Birliği’ne yapıldı...

2007 Ocak-Eylül döneminde de Avrupa Birliği’nin (AB) ihracattaki ağırlığı devam etmektedir. Geçen yılın aynı dönemine göre AB ülkelerine yapılan ihracat %25.2 artarak 43,122 Milyon Dolar olarak gerçekleşmiştir. Toplam ihracat içinde AB ülkelerinin payı %56.6, Türkiye Serbest Bölgelerinin payı %2.8, Diğer ülkelerin payı ise %40.6 olmuştur.

2007 Ocak-Eylül döneminde en fazla ihracat yapılan ülke 8,708 Milyon Dolarla Almanya olmuştur. Geçen yılın aynı dönemine göre bu ülkeye gerçekleştirilen ihracat %23.9 artmıştır. 2007 Eylül ayında Almanya’ya yapılan ihracat %19.6 artarak 1,055 Milyon Dolar olmuştur. Eylül ayında Almanya’yı sırasıyla İngiltere (788 Milyon Dolar), İtalya (635 Milyon Dolar), Fransa (482 Milyon Dolar), Rusya (380 Milyon Dolar) ve İspanya (350 Milyon Dolar) izlemiştir.

2007 Ocak-Eylül döneminde; ithalatın %40.3’ü Avrupa Birliği ülkelerinden yapılmıştır (48,912 Milyon Dolar). AB’ye dahil olmayan diğer Avrupa ülkelerinden 24,680 Milyon Dolar, Asya ülkelerinden 32,871 Milyon Dolar ve Türkiye Serbest Bölgelerinden 884 Milyon Dolar ithalat yapılmıştır.

2007 Eylül ayında en fazla ithalat yapılan ülke Rusya’dır (1,740 Milyon Dolar). Bu ülkeyi Almanya (1,456 Milyon Dolar), Çin (1,247 Milyon Dolar), İtalya (716 Milyon Dolar) ve İran (692 Milyon Dolar) izlemiştir.

www.tuik.gov.tr

Hüsnücan Sayım

İhracat Ocak- Eylül döneminde %24.1 arttı...

Geçici verilere göre 2007 yılı Eylül ayında; geçen yılın aynı ayına göre ihracat %18.2 oranında artarak 8,993 Milyon Dolar, ithalat %15.5 oranında artarak 14,032 Milyon Dolar olarak gerçekleşmiştir. Aynı dönemde dış ticaret açığı %10.9 oranında artarak 4,546 Milyon Dolardan 5,040 Milyon Dolara yükselmiştir.

2006 Eylül ayında %62.6 olan ihracatın ithalatı karşılama oranı, 2007 Eylül ayında %64.1 olarak gerçekleşmiştir.

2007 Ocak-Eylül döneminde; 2006 yılının aynı dönemine göre ihracat %24.1 artarak 76,201 Milyon Dolar, ithalat ise %18.6 artarak 121,506 Milyon Dolar olarak gerçekleşmiştir. 2006 Ocak-Eylül döneminde 41,032 Milyon Dolar olan dış ticaret açığı, 2007 yılı Ocak-Eylül döneminde %10.4 oranında artarak 45,305 Milyon Dolara yükselmiştir.

www.tuik.gov.tr

Hüsnücan Sayım

Mayıncıya yatırımımız yok, müşteri işlemiydi

Kadife Şahin

Oyakbank'ı 2 milyar 673 milyon dolara almak için Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'ndan (BDDK) onay bekleyen ING Bank'ın Yönetim Kurulu Üyesi Eli Leenaars, "2004'te bir mayın üreticisi şirketinin hisselerine yaptığımız işlem bizim değil müşteri adına yapılan bir işlemdi" dedi.
Rekabet Kurumu'nun Oyakbank alımı için önceki gün olumlu görüş açıkladığı ING grubu dünyada 50 ülkede faaliyet gösteriyor ve banka büyüklükleri sıralamasında dünyanın 12'nci bankası olarak gözüküyor.


'Türkiye'de olmak isteriz'
Amsterdam'da Türk basın mensuplarıyla bir araya gelen Eli Leenaars, "ING, biyolojik, uranyum veya nükleer silah üreticilerini kesinlikle finanse etmiyor. 2004'te kendimiz için değil bir müşterimiz adına STE (Singapore Technologies Engineering) adlı şirkete yatırım yapıldı. ING, STE'nin mayın üretiminde yer aldığını öğrenince 2005'te tüm hisseleri elden çıkardı. Bu nedenle içimiz rahat" dedi.
Oyakbank talebinin incelemesi sürecinde STE'yle ilgili haberlerin yayımlanmasından sonra Ankara'ya gelerek BDDK yetkilileriyle görüştüklerini ve gereken tüm belgeleri ilettiklerini söyleyen Leenaars, şöyle dedi: "Çok net söylemek istiyorum. ING üreticileri finanse etmiyor. ING biyolojik silahların uranyum üretiminin ya da nükleer üretimine herhangi bir destek vermez. Bu bizim idealimizle kesinlikle uyuşmuyor."
ING'de çoğunlukla hisselerin kurumsal hissedarlara ait olduğunu ve ve burada payların yüzde 5'i geçmediğine söyleyen Leenaars, "STA'daki 5 milyon dolarlık yatırım bizim müşterilerimizden birinin parasıydı. Hiç bir şekilde STE'yi finanse etmedik" dedi.
BDDK'dan Oyakbank için onay beklediklerini onayın çıkmaması halinde bir B planlarının bulunmadığına belirten Leenaars, Türkiye'de yer almak istediklerini kaydetti. ING'nin çok güçlü bir sermaye tabanının bulunduğunu ve Türkiye'de büyümek istediklerini anlatan Leenaars, "Türk merciilerine sonsuz bir saygı duyuyoruz. Türkiye'ye olan sermaye yatırımı sözümüzü tutmak isteriz" dedi.


Miliyet 11.11.207


Hüsnücan Sayım

AB: Türkiye 2008'de yüzde 5.8 büyüyecek

GÜVEN ÖZALP Brüksel

Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Ekonomik ve Mali İşler Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan "Sonbahar 2007-2009 Ekonomik Öngörüleri" başlıklı raporda Türk ekonomisi hakkında olumlu bir tablo çiziyor. Raporun en olumsuz öngörülerinden birini artış eğilimini koruması öngörülen cari açık oluşturuyor.
Raporda, Türkiye'nin, maliye ve para politikasıyla enflasyonla mücadelesini sürdürürken diğer yandan da, turizm başta olmak üzere ihracattaki büyümeyi hızlandırması gerektiği ifade ediliyor. Türkiye'nin bu yıl itibarıyla yüzde 5.1 olan büyüme oranının 2008'de yüzde 5.8'e, 2009'da ise yüzde 6.5'e ulaşması öngörülüyor. AB, tüketici fiyatları bazında enflasyonun 2008'de yüzde 6'nın altına düşmesini, 2009 sonunda de yüzde 4.5'e gerilemesini öngörüyor.
İşsizlik de AB'nin olumlu gelişme öngördüğü alanlar arasında yer alıyor. Türkiye'deki işsizlik sorunuyla ilgili iyimser beklentilere yer verilen raporda, bu yıl yüzde 9.7 olarak tahmin edilen işsizlik oranının 2008'de yüzde 9.5 ve 2009'da yüzde 8.9 seviyesine gerileyeceği ifade ediliyor. Raporda, bu yıl yüzde 7.9 olarak görülen cari açığın 2008'de yüzde 8.6'ya, 2009'da ise yüzde 9.3'e yükselmesi öngörülüyor.

Milliyet 11.11.2007

Hüsnücan Sayım

Wednesday, November 7, 2007

Google telefonu için son iki hafta

Ne zaman çıkacağı, kim tarafından üretileceği, nasıl olacağı konusundaki söylentiler bitmek bilmeyen GPhone için son viraja girildi.

Google'ın mobil iletişim sektörüne yapacağı giriş, dünyada en çok merak edilen ve heyecanla beklenen gelişmeler arasında başta yer alanlardan birisi. Google'dan bu konu ile ilgili yapılacak açıklama giderek yaklaşırken, internet devinin servis sağlayıcılarla cep telefonu ile ilgili ayrıntılar için görüşmeler sürdürdüğü belirtiliyor. Cep telefonu ile ilgili denetimi mümkün mertebe elinde bulundurmak isteyen Google, servis sağlayıcıları bu yönde ikna etmek için de çabalarını sürdürüyor.

Google cep telefonunda verilecek arama, harita, görüntülü içerik, e-posta gibi servislerin Google tarafından Google Maps, YouTube, Gmail üzerinden sağlanacak. Uygulamaların üzerinde çalışacağı platformun açık kaynak kodlu olmasını isteyen Google'ın bu isteğine, servis sağlayıcılar ve cep telefonu üreticileri şiddetle karşı çıkıyor. Kapalı kaynak koda sahip işletim sistemleri için uygulama geliştirmek isteyenlerle ciddi ödemeler karşılığında anlaşmalar yapan servis sağlayıcılar, Google'ı memnun ederken kendileri de ciddi bir gelirden mahrum kalmak istemiyor.

iPhone ile cep telefonu pazarına önemli ve hızlı bir giriş yapan Apple Steve Jobs'un yaptığı duyuru ile iPhone için üçüncü parti yazılım geliştirmelerine açılacağını ilan etmişti. Şubat ayında yayınlanacak olan yazılım geliştirme paketi sayesinde iPhone için herhangi bir ücret talep edilmeksizin uygulama geliştirilebilecek. Google'ın partner olarak kimi seçeceği konusundaki merakı giderek bir haber ise Wall Street Journal gazetesinde yayınlandı. Haberde ABD'deki Google ortağının T-Mobile olacağı ileri sürülürken, Avrupa'da ise Orange ve 3'ün servis sağlayıcı görevini üstleneceği ileri sürüldü. Donanımın hangi firma tarafından geliştirileceği konusundaki söylentiler de uzun süredir olduğu gibi LG ve HTC etrafında yoğunlaşıyor. Uzun bir süredir vizyonda olan bu filmin nasıl bir sonla biteceğini görmek için iki hafta daha beklememiz gerekecek.

Kaynak: http://www.marketingturkiye.com/Haberler/Detay/?no=9575

İREM YILDIZ
07.11.2007

Tuesday, November 6, 2007

Burger King Yeni Yıla Trans Sıfır Yağıyla Girecek

Fast food restoranlarında trans yağı kullanımı tartışılırken,Burger King'lerde gelecek yıldan itibaren trans sıfır yağ kullanılacak.

Burger King restoranlarında trans sıfır yağ kullanmaya başlayacaklarını açıklayan Tab Gıda Genel Müdürü Caner Dikici,trans yağı kullanımında Türkiye'de bir kısıtlama olmamasına rağmen,Burger King restoranlarının çoğunda trans sıfır yağ kullanmaya başladıklarını ve bu uygulamayı 2008'den itibaren tüm restoranlarına yayacaklarını ifade etti.
Vücuttaki kötü kolesterol düzeyini yükseltip,iyi kolesterol düzeyini düşürerek kalp ve damar sağlığı açısından zararlı olan ve bitkisel yağların kızarma sürelerinin uzamasıyla oluşan trans yağlar tüm dünyada tartışılıyor.Raf ömrünü uzattığı,maliyeti düşürdüğü ve kızartma yağlarının tekrar kullanılabilmesini sağladığı için tercih edilen trans yağlar, özellikle fast food restoranlarda kullanılıyor.2008'den itibaren trans yağ kullanımının yasaklandığı Amerika'da bu karar 24 bin işletmeyi kapsıyor.

http://www.milliyet.com.tr/2007/11/06/ekonomi/eko03.html

Esra SOKULLU

Wikipedia'nın en 'yaratıcı' yazarları: CIA, Vatikan, Exxon

Herkesin katkısına açık sanal ansiklopedi Wikipedia, CIA, Vatikan, Walmart, ExxonMobil'in sürekli tahrifatına uğradığını açıkladı

LOS ANGELES - İnternette herkesin katkısına açık olup bedava hizmet veren sanal bilgi pınarı Wikipedia, 250 dilde 7.5 milyonu geçen sayfa sayısıyla gelmiş geçmiş en büyük ansiklopediye dönüşürken, dünyanın hâkim güçlerinin müdahalelerinden mustarip. Wikipedia'yı dışardan güncelleyenlerin kimliğini saptayan 'Wikipedia Tarayıcısı' isimli sanal araç, yazıların içeriğini sürekli değiştirmeye çalışan kurumları saptadı: CIA, Vatikan, Britanya İşçi Partisi, ExxonMobil, WalMart, Disney, Sony vbg... Bu kurumlar, Wikipedia'daki 'özgür ortamı', kendileri açısından potansiyel olarak tehlikeli gördükleri bilgilerin imhası ve tahrifi amacıyla kullanmış.

CIA'den Ahmedinecad'a 'Öööö!'
Tarayıcı'ya göre, CIA ağından İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad'ın profili üzerinde güncelleme yapan kişi, iyice coşup başkanlık planları bölümünün altına 'Öööö!' nidasını da eklemiş. CIA, eski başkanlar Ronald Reagan ile Richard Nixon'ın biyografileri üzerinde de güncelleme yapmış. Başkan George W. Bush'un Cumhuriyetçi Partisi, Irak Baas Partisi sayfasının 'Saddam sonrası dönem' bölümüne 'ince ayar çekmiş.' Bu bölümdeki 'ABD liderliğindeki işgal' ifadesi 'ABD liderliğindeki özgürleştirme' olarak değiştirilmiş. Demokrat Parti de, aşırı muhafazakâr radyo programcısı Rush Limbaugh'un sayfasına 'el atmış.' Limbaugh, 'ahmak, ırkçı ve bağnaz' diye nitelenirken, 'Çoğu dinleyicisi hukuken zihinsel özürlüdür' eki yapılmış.
Vatikan ise Kuzey İrlanda'da IRA bağlantılı Sinn Fein partisinin lideri Gerry Adams'ın sayfasını güncellemiş. Vatikan, Katolik Adams'ın 1971'deki bir çifte cinayette kullanılan arabada parmak izlerinin bulunduğu iddia edilen 2006 tarihli gazete haberlerine verilen linkleri kaldırmış. Vatikan ağından, Katolik azizler, Mormon Kilisesi ve Scientology tarikatına ilişkin sayfalarda da değişiklik yapılmış. Britanya İşçi Partisi'nin merkezinde çalışan biri de, İşçi Partili Öğrenciler Grubu için girilen yazıları tahrif etmiş. 'Grup, halkın içinden gelen siyasiler yerine kariyerist politikacılar tarafından ele geçirildi' ifadesi kaldırılmış.

Alaska'daki petrol faciasına rötuş
Şirketler de Wikipedia'ya uğramayı ihmal etmemiş. En büyük petrol şirketi ABD'li ExxonMobil, 1989'da Alaska'da yol açtığı çevre felaketiyle ilgili bazı 'düzenlemeler' yapmış. Exxon Valdez adlı tankeri, resife çarpıp Alaska denizine 50 bin ton petrol sızdırdığı için tazminat cezası alan şirket, "ExxonMobil, 32 bin Alaskalı balıkçıya ödemesi gereken 5 milyar dolar tazminatı hâlâ ödemedi' ifadesini şu şekilde değiştirmiş: 'ExxonMobil, tazminatın 300 milyonluk kısmını hemen ve gönüllü olarak ödedi.' En büyük perakende market zinciri Wal-Mart da, 'Wal-Mart'taki maaşlar, diğer perakande şirketlerindekinden yüzde 20 azdır' ifadesini, 'Wal-Mart'taki maaşlar, federal asgari ücretin iki katıdır' diye değiştirmiş. (bbc, Times)

http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=230182

Hüseyin Acar

Monday, November 5, 2007

’5 artı 1 silahı’ da çekildi 120 milyon dolarlık sakal savaşı kızıştı

120 milyon dolarlık tıraş bıçağı pazarında, Wilkinson’un dört bıçaklı Quatro’suna karşı önce pille çalışan, titreşimli Mach 3 Power’ı piyasaya süren Gillette, şimdi de 5+1 bıçaklı Fusion’ı çıkardı.

Yılda, 260 milyon tıraş bıçağının satıldığı pazarda, kullan-at makinelerde liderliği elinde bulunduran Azmüsebat, 50 milyon dolarlık yeni yatırımla Derby’yi dünya markası yapmayı hedefliyor.

TÜRK erkeklerinin ıslak tıraş alışkanlığından vazgeçmemesi, 120 milyon dolarlık tıraş bıçağı pazarında, Gillette ve Wilkinson arasında yaşanan "sakaldan pay kapma yarışı"nı iyice kızıştırdı. Wilkinson’un dört bıçaklı Quatro’suna karşı ilk önce pille çalışan, titreşimli Mach 3 power’ı piyasaya süren Gillette, şimdi de 5+1 bıçaklı Fusion’un manuel ve titreşimli olmak üzere iki farklı modelini çıkardı. Yılda, 260 milyon adet traş bıçağının satıldığı Türkiye’de, pazarın yüzde 80’ini oluşturan "kullan-at" makinelerde liderliği elinde bulunduran Derby’nin üreticisi Azmüsebat da boş durmuyor. 50 milyon dolarlık yeni yatırımla, kapasitesini iki kat artıran Azmüsebat, Derby’i sadece Türkiye’de değil, başta Rusya ve Doğu Avrupa ülkeleri olmak üzere kullan at makinelerinde dünya markası yapmayı hedefliyor.

KULLAN ATTAN VAZGEÇMİYOR: Arkadaşımız Mehtap Özcan’ın yaptığı araştırmaya göre, Türkiye’de, tıraş bıçağı pazarının sürekli büyümesindeki en önemli etkeni, Türk erkeklerinin kullanım alışkanlıkları oluşturuyor. Amerika, Avrupa gibi gelişmiş ülkelerde, sistem bıçakları oldukça yaygın olurken, Türkiye’de tam aksi gelişim gösteriyor. Pazarın yüzde 80’ini kullan-at bıçakları oluştururken Quatro, Mach 3, Fusion, Samuray gibi sistem bıçaklarının payı ise yüzde 20 seviyelerinde kalıyor. Bunda da en önemli etkeni fiyat unsuru oluşturuyor. Gillette ve Derby’nin 2 önemli oyuncusu olduğu pazarda, BIC, Astor, Wilkonson, Personna, Zaza, Supermax gibi farklı markalar da rekabet ediyor.

6’NCI BIÇAĞI ÇEKTİ: Gillette, kendi markasının yanı sıra Türkiye`de satın aldığı Permatik ve Permasharp markalarını da kullanıyor. Gillette, beş bıçağı sayesinde cilt üzerinde oluşan baskıyı azaltarak, cildin tahriş olmasını engelleyen, altıncı bıçağıyla da favorilerin düzeltilmesini kolaylaştıran Fusion adlı yeni ürünüyle sistem bıçaklarındaki pazar payını daha da artırmayı amaçlıyor. Derby ise "kullan-at" bıçağında 50 milyon dolarlık yeni yatırıma giderek, 150 milyon adet olan ihracat rakkamlarını, 500 milyon adede ulaştırmayı hedefliyor. Ayrıca, traş kremi, jel, köpük, after shave gibi erkek bakım ürünlerine de ağırlık veriyor.

BIÇAKLA REKABET TIRMANIYOR: Gillette’in Mach 3’e göre birbirine yüzde 30 daha fazla yakınlaştırılmış bu yeni ürününün iki farklı modeli bulunuyor. bunlardan, Gillette Fusion Power, pille çalışan ilk 5 bıçaklı ıslak tıraş makinesi olma özelliğini taşıyor.Ayrıca, bu sistemlerde, dünyanın en ince tıraş bıçağı kaplaması olan PowerGlide de kullanılıyor. Bu da, kaygan ve rahat bir tıraş imkanı sağlıyor. Türkiye’de traş bıçağı üretimi yapan tek kuruluş olan Azmüsebat ise, yeni yatırımlarla Derby’nin üretim kapasitesini 1 milyar adede çıkartmayı planlanlıyor.

Türkler, kuru kuruya tıraştan hoşlanmıyor

TÜM dünyada kullanımı hızla yaygınlaşan elektrikli tıraş makinelerinin Türkiye’de bir türlü yaygınlaşamamasının nedeni olarak, Türk erkeklerinin kuru kuruya tıraş olmaktan hoşlanmamaları gösteriliyor. Kullan-at ya da sistem bıçakları kategorisinde yer alan ürünlerin düşük veya orta gelirli tüketicilerin de alım gücüne uygun olması da tercih edilme nedenleri arasında yer alıyor. Nem oranı yüksek Akdeniz ülkelerinde ıslak tıraş tercih edilirken, kuru ve soğuk iklime sahip ülkelerde kuru tıraş alışkanlığını daha yüksek olduğu gözlemleniyor.

Tıraş alışkanlığı şehirde artıyor, kırsalda azalıyor

DERBY’NİN üreticisi Azmüsebat Yönetim Kurulu Başkanı Bekir Cansu, Türkiye genelinde tıraş olma sıklığının kırsal kesime gidildikçe azaldığını söylerken tıraş bıçağı seçiminin gelire doğru orantılı olarak değiştiğini ve her kesime hitap edebiliyor olmanın çok önemli olduğunu vurguladı.

3 bıçakla kullanıma alıştırdık 5 bıçakla pazarı büyüteceğiz

PROCTER & GAMBLE Pazarlama Direktör Yardımcısı İshan Karagöz, sistem pazarının toplam tıraş bıçağı pazarının yaklaşık yüzde 20’sini oluşturduğunu ve Mach 3’ün bu pazarda doygun duruma geldiğini belirtti. İshan Karagöz, "Bu veriler doğrultusunda, bizde hem sistem pazarının hem de tüketicilerin 5 bıçaklı yeni ürünümüze hazır olduğunu gördük. Bu nedenle, global lansmanla paralel Türkiye’de de şartların hazır olduğuna inandıktan sonra, Gillette Fusion ürünlerinin satışını başlattık. Bu yolla, pazarı daha da büyütmeyi planlıyoruz" dedi.

Kaynak:
Erkan ÇELEBİ
4 Kasım 2007
hurriyet.com.tr

-MHkurtulmuş

Sunday, November 4, 2007

Search Engine Marketing is Vital for Consumer Packaged Goods Companies

Thu 25 October
comScore has released a joint study with Proctor and Gamble, SEMPO (Search Engine Marketing Professional Organization), and Yahoo!, revealing that the opportunity that search engine marketing represents for marketing Consumer Packaged Goods.

The findings released are from a major research study that analyzed the role of online search in generating Web site traffic and visitors for a number of consumer packaged goods (”CPG”) categories, including baby care, personal care, home care, and packaged food. The study is entitled “The Digital Shelf: the Opportunity for Search Marketing in Consumer Packaged Goods”.

The goal of the study was to help the CPG industry better understand the opportunity to grow their sales using search engine marketing.

Search represents a huge marketing opportunity for CPG brands. The study ultimately found that a majority of consumers in the USA visited Web sites for CPG product categories during the three months ending April 2007, with search driving a significant percentage of visitors in all the categories. Food products represented the largest search engine marketing opportunity with nearly 44 million category site visitors searching. Baby products attracted 15.7 million searchers, followed by personal care products with 9.8 million and household products with 1.7 million.

The study also found that a substantial percentage of the visitors to category Web sites arrived as a result of a search query. Among visitors to baby products sites, 60 percent arrived via search, followed by 47 percent in food products, 27 percent in personal care products, and 23 percent in household products.

Search as a Driver of Traffic to CPG Web Sites
February 2007 - April 2007
Total U.S. Market
Source: comScore Digital Shelf Study (Behavioral)
Percent of
Unique
Unique Category
Visitors Visitors
Unique that Used that Used
Visitors to Search to Search to
Category Reach Reach
Web Site Sites Category Category
Category (MM) Sites (MM) Sites
Food Products 93.7 43.8 47 %
Personal Care Products 35.9 9.8 27 %
Baby Products 26 15.7 60 %
Household Products 7.3 1.7 23 %
According to the study, CPG searchers are researching and seeking help with their purchase decisions.

As part of the study, comScore conducted a survey to determine the attitudes of visitors to CPG Web sites, dividing respondents into two segments: those who use search to find these sites and those who do not. The survey revealed that searchers were significantly more involved in obtaining information and demonstrated higher category engagement than non-searchers.

Specifically, 73 percent of searchers were motivated by product research, 64 percent were seeking help with the purchase decision, 47 percent were looking for promotions and just 29 percent were specifically looking for the company website. Conversely, non-searchers’ top motivation was to obtain information on promotions (59 percent), to conduct product research (58 percent) or to obtain help with their purchase decision (44 percent). Kaynak: http://Thu 25 October
comScore has released a joint study with Proctor and Gamble, SEMPO (Search Engine Marketing Professional Organization), and Yahoo!, revealing that the opportunity that search engine marketing represents for marketing Consumer Packaged Goods.

The findings released are from a major research study that analyzed the role of online search in generating Web site traffic and visitors for a number of consumer packaged goods (”CPG”) categories, including baby care, personal care, home care, and packaged food. The study is entitled “The Digital Shelf: the Opportunity for Search Marketing in Consumer Packaged Goods”.

The goal of the study was to help the CPG industry better understand the opportunity to grow their sales using search engine marketing.

Search represents a huge marketing opportunity for CPG brands. The study ultimately found that a majority of consumers in the USA visited Web sites for CPG product categories during the three months ending April 2007, with search driving a significant percentage of visitors in all the categories. Food products represented the largest search engine marketing opportunity with nearly 44 million category site visitors searching. Baby products attracted 15.7 million searchers, followed by personal care products with 9.8 million and household products with 1.7 million.

The study also found that a substantial percentage of the visitors to category Web sites arrived as a result of a search query. Among visitors to baby products sites, 60 percent arrived via search, followed by 47 percent in food products, 27 percent in personal care products, and 23 percent in household products.

Search as a Driver of Traffic to CPG Web Sites
February 2007 - April 2007
Total U.S. Market
Source: comScore Digital Shelf Study (Behavioral)
Percent of
Unique
Unique Category
Visitors Visitors
Unique that Used that Used
Visitors to Search to Search to
Category Reach Reach
Web Site Sites Category Category
Category (MM) Sites (MM) Sites
Food Products 93.7 43.8 47 %
Personal Care Products 35.9 9.8 27 %
Baby Products 26 15.7 60 %
Household Products 7.3 1.7 23 %
According to the study, CPG searchers are researching and seeking help with their purchase decisions.

As part of the study, comScore conducted a survey to determine the attitudes of visitors to CPG Web sites, dividing respondents into two segments: those who use search to find these sites and those who do not. The survey revealed that searchers were significantly more involved in obtaining information and demonstrated higher category engagement than non-searchers.

Specifically, 73 percent of searchers were motivated by product research, 64 percent were seeking help with the purchase decision, 47 percent were looking for promotions and just 29 percent were specifically looking for the company website. Conversely, non-searchers’ top motivation was to obtain information on promotions (59 percent), to conduct product research (58 percent) or to obtain help with their purchase decision (44 percent).

Kaynak:http://feeds.feedburner.com/BillHartzer

Selçuk Yılmaz Kaplan

New consumers need new brands

The article explains the issue with these words: "The events of the last decade have made brand names a “trustmark” as never before. In uncertain times, the desire for the “new” gives way to a yearning for the known and the trusted. The consumer needs to be able to rely on the fact that some things do not change. Ultimately, these same brand characteristics should permeate the entire organization.As we change we also remain the same. The emotions that drive people – their need to succeed, their fear of failure, their need to bee seen to succeed and not fail – these things seem to remain constant.”

From Burnett and Hutton's work the advice is to:

  • discern the nature of the relationship customers want with the brand;
  • position brand managers as spiritual leaders;
  • speak to the end-user through experiences and metaphors;
  • create a master narrative that reflects the company's core value and is operationalized through the brand;
  • apply the paradox of transparency;
  • build your brand from the inside out, by encouraging employees to be advocates; and
    examine your current and desired brand personality.

And the authors give a very good example, they say that:
“It is sad and somewhat ironic that the brand first mentioned in this article, i.e. Disney, represented many of these characteristics 50 years ago. Walt Disney was clearly the spiritual leader, educating us on Sunday evenings with the Wonderful World of Disney, and every weekday with the Mickey Mouse Club, as well as movies about historical figures, outer space, and adventure. He was authentic, as were the many characters at Disneyland, Disneyworld, and shows via television and movies. All these elements together represented experiences that were profound to his primary target market – children – and their parents, who felt a certain relief that Disney was able to do magical things to make their children happier. There may be many parallels between the consumers of the 1950s and 1960s. For many Baby Boomers we wish for those simpler times. Times when we could trust more, when we knew our neighbor, when we did not have to answer hundreds of e-mails and phone messages, and when we believed that Annette or Cubby could be our girlfriend or boyfriend.”

Article URL : http://www.emeraldinsight.com/10.1108/10610420710779636

Çikolatanın biberlisi çıktı

Çikolata tutkunlarını farklı lezzetlerle tanıştırmak isteyen Magnum, çikolata zevkini biberin ateşiyle buluşturdu. ‘Magnum Çikolata Praline Biberli’de %100 Magnum çikolatası biberle bir araya geldi. “Asla daha azıyla yetinme” diyen Magnum Çikolata’nın sunduğu Magnum Çikolata Praline Biberli, yılbaşı için özel olarak sunuluyor. Kısa bir dönem için sınırlı sayıda üretilen Praline Biberli, aralık ayında piyasada olacak. Magnum Çikolata Praline Biberli, şık sunumu ve farklı tadıyla yılbaşında özel bir hediye vermek isteyenler için de bir alternatif olarak sunuluyor. 12’lik paketlerde sunulan Magnum Çikolata Praline Biberli’nin satış fiyatı 6,95 YTL.

Kaynak: http://www.marketingturkiye.com/Haberler/Detay/?no=9554

Yasin Battal

Saturday, November 3, 2007

Firms should weigh customer segments based on profitability model

Firms should weigh customer segments based on profitability model.
Marketing News , 7/15/2007, Vol. 41 Issue 12, p16-17
This article examines market segmentation and the need to identify which customers yield the highest profitability. Service costs are difficult to quantify and to tie to specific services delivered. Service companies traditionally don't understand which customers cost more to serve than others. Developing a customer profitability analysis is a complex process and some advice is offered including key components of a customer profitability model.


Burcu Çalışır

Kodak's Hayzlett sees big picture:He values digital ,preaches print.

Kodak's Hayzlett sees big picture: He values digital, preaches print.
Marketing News , 7/15/2007, Vol. 41 Issue 12, p8-9
This article profiles Jeff Hayzlett who is the vice president and chief marketing officer of the Graphic Communications Group at Eastman Kodak Company. Hayzlett is a believer in the value of print advertising and says a mix of media will best serve marketers for some time. He points out that the Internet has increased the growth of print catalogs and believes that print media will never be completely replaced by online tools.

PINAR AKBAŞ
Marketing of Student

Fortis hires Grey for £100m global ad business

LONDON - International financial services provider Fortis has hired Grey Group Europe, Middle East & Africa to its £100m global creative account.
The agency was hired to the account following a three-way competitive pitch process.
The appointment represents the first time Fortis has consolidated its global advertising business into one network. The Fortis brand has presence in more than 50 markets around the world but the majority of the brief will focus on Europe and in particular the UK, France, Germany, Poland and Turkey. Fortis currently invests around £2m a year on advertising in the UK.Last year, Fortis ran an international brand campaign under the strapline ‘Getting you there' to align its business under a single strategy
.



Kaynak: http://www.brandrepublic.com/Marketing/News/763608/Fortis-hires-Grey-100m-global-ad-business/



Huseyin Imamoglu

Friday, November 2, 2007

'Suyunu boşa harcama' kampanyasına özel sektör desteği

TEMA Vakfı tarafından İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin işbirliği ile 3 ay önce başlatılan “Suyunu Boşa Harcama” kampanyasına Türkiye’nin kendi sektörlerinin lider markalarından da destek geldi.
Bireysel çabaların, su tasarrufunda ne kadar önemli olduğunu göstermeyi amaçlayan kampanya, ürünleriyle suyun verimli kullanılmasını sağlayan VitrA-Artema, Calgonit ve Arçelik markalarını da ilk kez bir araya getirdi. Kampanyayı yaygınlaştırmak ve bireylerin su tasarrufu sağlayan ürünlere daha kolay sahip olabilmesi amacıyla bir iletişim platformu oluşturan üç kurum, TEMA Vakfı ile protokol imzaladı.
TEMA Vakfı Genel Müdürü Dr. Uygar Özesmi, “Suyunu Boşa Harcama” kampanyasının, dört kişilik bir ailenin basit önlemlerle yılda 140 ton suyu tasarruf edilebileceği gerçeğinden yola çıktığını hatırlattı. Kampanyanın ilk 3 ayında İstanbul’da 18 milyon metreküp su tasarrufu yapıldığına dikkat çeken Özesmi: “Bir yandan vatandaşlar davranışları ile kampanyaya destek olurken, bir yandan da bireysel tasarruflara destek verecek şirketlere çağrıda bulunduk. VitrA-Artema, Calgonit ve Arçelik markaları da çağrımıza olumlu yanıt vererek bu konudaki hassasiyetlerini göstermiş oldu. Bu sayede kampanya, daha fazla kişiye ulaşarak daha yaygın bir şekilde devam edecek” dedi.
‘Yılda 2 Van Gölü kadar su kurtarmaya ne dersiniz ?’
Dünyanın 1 numaralı ev temizlik ürünleri üreticisi, Reckitt Benckiser’in Genel Müdür Yardımcısı Emre Yılmaz, evlerdeki en fazla su tüketiminin temizlikten kaynaklandığını, elde yıkanan bulaşıkların ise tüketilen suyun büyük kısmını oluşturduğunu belirtti. Yılmaz, Bonn Üniversitesi tarafından yapılan, ”Bulaşıkların Elde Yıkanması ile Oluşan Su ve Enerji Tüketimi Araştırması”nın sonuçlarını paylaştı. Buna göre; dört kişilik bir ailenin sadece 1 günlük bulaşığının elde yıkaması halinde 126 litre su tüketiliyor. Bulaşık makinesi kullanılması durumunda tüketim 12 litreye düşüyor. “Ülkemizde, bulaşık makinesinin daha çok su harcadığına dair bir izlenim var. Bulaşık makinesi sahipleri bile elde yıkama alışkanlığından vazgeçmiyor. Oysa bireylerin su tasarrufu için alabilecekleri en kolay önlemlerden birisi evlerindeki bulaşık makinelerini kullanmak” diye konuşan Yılmaz, Suyunu Boşa Harcama kampanyası kapsamında, bireylere 2,4 milyon yıkamalık tableti bedelsiz olarak vereceklerini açıkladı. Bu yolla her yıkamada 114 litre su tasarruf edileceğine dikkat çeken Yılmaz “Türkiye’de yaklaşık 5 milyon hanede bulaşık makinesi var. Tüm bulaşık makinesi sahiplerinin, makinelerini kullanması durumunda Türkiye’deki tasarruf miktarı 204 milyon metreküpe kadar çıkabilir. Bu da Van Gölü’nün su hacminin 2 katından fazla” dedi.
Arçelik A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı Şirzat Subaşı, “Çevremizi gelecek nesillere aktarılacak bir emanet olarak gören Arçelik; doğal kaynakları korumayı ve sürdürülebilir kılmayı toplam kalite felsefesini esas alan, yönetim anlayışının bir gereği olarak benimsemiştir. Bu anlayış doğrultusunda temel hedef; sadece bugünün değil, geleceğin standartlarına da uyumlu ürünler geliştirmek ve tüketiciye sunmaktır” dedi.
Sadece su tasarrufunda değil, enerji tasarrufuna da yönelik çeşitli uygulamaları kendi sektöründe ilk kez hayata geçiren şirketin Arçelik olduğunu vurgulayan Subaşı, “Avrupa Parlamentosu’nun 2007 raporuna göre Ar-Ge’ye yatırım yapan dünyanın ilk 1000 şirketi arasında yer alan Koç Holding’den aldığımız güç ve kendi teknolojimizi yaratmadaki kararlığımız ile, tüm kaynaklarımızı ‘çevre dostu ürünler’ geliştirmeye yönlendirmekteyiz. Bu doğrultuda, ‘Suyunu Boşa Harcama’ kampanyasına katılarak, hem tüketicilerimizi su tasarrufu konusunda bilinçlendirmeyi hem de elde yıkama ile karşılaştırıldığında yılda 26 ila 40 ton su tasarrufu sağlayan bulaşık makinesi ürününe sahip olmalarını kolaylaştıracak çözümler sunmayı hedefliyoruz” dedi.
VitrA – Artema’dan tasarruflu ürünlerde %30 indirim
Eczacıbaşı Yapı Gereçleri A.Ş. Genel Müdürü Haluk Bayraktar, “VitrA ve Artema markalarımızla, yıllardır su ile insanlar arasında köprü kuruyoruz. Bu köprünün ekonomik, estetik ve teknolojik ürünlerle olduğu kadar, daha tasarruflu şekilde kurulmasını sağlamak ise en önemli görevlerimiz arasında yer alıyor. Bu sebeple her yıl Ar-Ge'ye yaptığımız düzenli yatırımlarla akıllı ürünler geliştiriyor, suyun daha verimli kullanılmasını sağlamaya çalışıyoruz” dedi. TEMA’nın önerdiği basit önlemlere ek olarak VitrA ve Artema’nın akıllı ürünleri kullanıldığında, bir evdeki yıllık su tasarrufunun 312 tona kadar çıkarılabileceğini söyleyen Bayraktar, “TEMA'nın yaptığı çağrıya bugüne kadar bireysel olarak verdiğimiz desteği kurumsal desteğe dönüştürdük. Herkesin bu seferberliğe katılabilmesi için, tasarruflu ürünlerimizi yıl sonuna kadar %30 indirimle sunuyoruz” dedi.


Kaynak: http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/7605092.asp?gid=196&sz=32904
2 Kasım 2007

Gözde Gölbaşı

Thursday, November 1, 2007

'Kırışık' Facebook hizmetinizde

AA - LONDRA - İngiltere'de yaşlılar için ürünler ve hizmet sağlayan Saga adlı bir şirket, Facebook'tan esinlenerek 50 yaş üstü için sosyalleşme sitesi kurdu. http://www2.saga.co.uk/sagazone/ adresinden ulaşılabilen Saga Zone'da kendi sayfalarını yaratan 50 yaş üstü kullanıcılar, fotoğraflarını birbirleriyle paylaşabiliyor, 'bahçe bakımı' gibi forumlara katılıp fikir belirtebiliyor ve Saga'nın sunduğu diğer online faaliyetlere katılabiliyor. Sitenin dört ay önce başlatılan deneme versiyonuna şimdiden 13 binden fazla kişi kayıt yaptırdı. Sitenin şu ana kadarki en yaşlı üyesi 87 yaşında. Kısa süre önce yapılan bir araştırmaya göre, İngiltere'deki 50 yaş üzeri insanların dörtte üçü uçak biletlerini ve kitaplarını, üçte ikisi de elektrikli cihazlarını internetten satın alıyor.
Kaynak: http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=237449

İrem YILDIZ
01.11.2007

Nike acquires Umbro

One of the giants of sportswear and footwear just got bigger.Nike Inc. has reached an agreement on an all-cash offer to acquire UK-based brand Umbro plc.The deal, which will significantly expand Nike’s global presence in football (soccer), values the company at approximately $582 million (£285million).
Umbro sells products directly or through licensees in more than 90 countries and has sports marketing
relationships with many top football players, teams and leagues, including the England national team. Umbro’s 2006 annual revenues were approximately $276 million (£149.5 million).
World Leather Business Week
30.10.2007


Hüsnücan Sayım

Daimler establishes $300 million JV in China

According to Chinese media reports, German car manufacturer Daimler AG has
formed a new joint venture with domestic producer Fujian Motors Group (FJMG) and Taiwan’s China
Motors Corp (CMC). The new company, Fujian Daimler Automotive Ltd (FJDA), will invest $295 million to
establish a 660,000m2 production facility in Fujian Province, where it plans to employ some 2,8000
workers by mid-2009 and manufacture up to 40,000 vehicles a year.
World Leather Business Week
30.10.2007


Hüsnücan Sayım

Innovation: The Classic Traps

According to Innovation: The Classic Traps Article by Rosabeth Moss Kanter published on Harvard Business Review (2006, December Issue), Kanter emphasises on executive's common mistakes about innovation: Here some lesson higlights derive from repeated mistakes:

Strategy Lessons
- Not every innovation idea has to be a blockbuster. Sufficient numbers of small innovations can lead to big profit.
- Don't just focus on new product devolopment: Transformative ideas can come from any function. Such as finance, distribution, positining

Process Lessons
- Tight controls strangle innovation. The planning, budgeting and reviews will squeeze the life out of an innovation effort.
- Companies should expect deviations from plan

Structure Lessons
- While loosening formal controls, company should tigthen interpersonal connections between innovation efforts and the rest of the business.
- If companies create two classes of corporate citizens-supplying the innovators with more perks, privileges and prestige-those in existing business will make every effort to crush the innovation.

Skills Lessons
- Even the most technical of innovations requires strong leaders with great relationship and communication skills.
- Members of sucessfull innovation teams stick together through the devolopment of an idea, even if the company's approach to career timing requires faster job rotation.
- Because innovations need connectors - people who know how to find partners in the mainstream business / outside world- they flourish in cultures that encourage collaboration.

Yasemin Erdemir