Wednesday, May 21, 2008

MARGARİN İTİBARINI YENİLEYECEK!

“Mutfak Ürünleri ve Margarin Sanayicileri Derneği Mümsad, son yıllarda margarinden uzaklaşan tüketicileri yeniden margarinle buluşturmak amacıyla bir bilinçlendirme kampanyası düzenleyecek.Mümsad Yönetim Kurulu Başkanı Metin Yurdagül, margarin hakkında yanlış bilinenleri düzeltmek ve önyargıları doğrulara dönüştürmek için sektör olarak ortak bir hareket başlattıklarını belirterek, “Amacımız, bilgilendirmenin yanı sıra toplumsal bir sorumluluğu yerine getirmek; tüketicinin uygun fiyatlı, besleyici ve faydalı bir seçim olan margarin konusunda bilinçlenmesini sağlamak. Mümsad olarak, Türkiye ekonomisi açısından büyük önem taşıyan sektörümüzün bizlere yüklediği sorumluluk çerçevesinde, kamuoyuna doğru bilgilendirme yapmayı görev olarak kabul ediyoruz. Doğru bilgilerin aktarılmasıyla, margarin konusunda yanlış bilinenleri ve bunların yol açtığı önyargıları gidermeyi hedefliyoruz” dedi.
Kahvaltılık margarin tüketiminin 2001–2007 yılları arasında yılda ortalama 160 bin ton civarında gerçekleştiğini söyleyen Yurdagül, “Birtakım söylentiler ve olumsuz yorumlar nedeniyle tüketicilerin margarine olan ilgisi giderek zayıfladı. Son yıllarda firmaların üretimlerine baktığımız zaman bir ilerleme yaşanmadığını görüyoruz. Kahvaltılık margarin üretimi yılda ortalama 160 bin ton civarında ve tonajlar sabit kalsa da kişi başı tüketim yıldan yıla düşüş gösteriyor. Oysa Mümsad, üyesi margarin üreticileri, trans yağ sorununu 1990’ların sonundan bu yana kullandıkları teknolojiyle aştı. Bilinçlendirme kampanyamızla bunu halkımıza çok daha iyi anlatıp, yaklaşık 650 milyon YTL olan iç pazarı olması gereken değere taşımayı amaçlıyoruz” diye konuştu.
Mümsad verilerine göre, Singapur'da kişi başına yıllık margarin tüketimi 45 kiloya ulaşıyor. Bu miktar Belçika'da 26, Danimarka ve Hollanda'da 18, İngiltere'de ise 8 kilo seviyesindeyken, Türkiye'de sadece 2.2 kilo.“

Gazeteport
kaynak: http://www.marketingturkiye.com/Haberler/Detay/?no=10755

Yorum:
Bugüne kadar margarinler hakkında pek çok yazı yazıldı. Bunların çoğu sağlığımıza getirdiği zararlar ve riskleri üzerindeydi. Bu çalışmalar zaman içinde toplum üzerinde etkili oldu. Bu durumdan telaşa kapılan margarin üreticileri ise görüntülü ve yazılı basında tam sayfa ilanlar ve görüntülü reklamlarla oluşan kanıyı yıkma çabasına girdiler. “Margarinde 7 gerçek” başlıklı bu reklamlarda bazı diyetisyen ve bilim adamlarından da faydalanıldı. Ancak bu bile tüketicilerin kafasındaki soru işaretlerini gidermede yeterli olmadı.
Margarin reklamlarına olumsuz cevaplar gecikmedi. Öncelikle Prof. Dr. İlbilge Saldamlı’nın : “Beyanda yer alan margarinin ‘Mideye doygunluk hissi verir’, ‘Beslenme çeşitliliği sağlar’ ve ‘Omega-3 ve Omega-6 yağlarını içerir’ ifadeleri bilimsel gerçekliğe dayandırılmadıkça bir değer taşımayan ve halkı yanıltıcı ifadelerdir.” şeklindeki açıklamasının ardından TÜDER’den gelen “Sağlıklı beslenme bilincinin henüz yaygın oluşmadığı ve kalp damar hastalıklarının birinci sırada yer aldığı toplumumuzda margarinlerin yeni keşfedilmiş gibi, trans yağ içermiyor, kolesterol içermez gibi ifadelerle reklamların yapılması, halkın sağlıklı beslenmesini olumsuz etkileyecek mesajlar vermesi ve özellikle de reklamlarda bilim adamlarının kullanılması yanlıştır ve asla etik değildir. Bu söylemlerin faturasının çok ağır bir şekilde topluma geri döneceği ise bilimsel bir tespittir. Bu bağlamda, sosyal sorumluluk adına, toplum sağlığını birinci derecede olumsuz etkileyecek bu reklamların derhal durdurulması gerekmektedir. Ayrıca, meslek etiği adına bilim adamlarının özellikle de sağlık konusunda reklamlarda kullanılmasının önüne geçilmesi gereği vardır.” şeklindeki açıklaması tepkilerin artmasına neden oldu.
Ayrıca margarin reklam kampanyasını etik bulmadıklarını belirten diyetisyenler de margarin reklam kampanyası ile ilgili uyarı ve görüşlerini açıkladılar. Üç kişinin meslek camiasını yansıtmayacağını ve diğer diyetisyenlerin margarin konusundaki görüşlerinin değişmediğini belirttiler.

İPEK ÇAVUŞOĞLU- 107604007



“Cause-related marketing (CRM): the influence of donation proximity and message-framing cues on the less-involved consumer.(Report)”

Source: Journal of Advertising
Publication Date: 12/22/2007
Author: Grau, Stacy Landreth ; Folse, Judith Anne Garretson

Summary:
Categorized as sponsorships, cause-related marketing (CRM) involves profit-motivated giving and enables firms to contribute to non-profit organizations while also increasing their bottom line by tying those contributions to sales. Arguably, the majority of cause-related marketing (CRM) campaigns implemented since their inception over 20 years ago offer consumers who are highly involved with causes a strong reason to participate. Their involvement represents a significant motivating factor. However, a multitude of CRM campaigns competing for the limited number of socially conscious consumers and the emergence of new generations that are reportedly less socially conscious suggests that firms and their non-profit partners should consider additional target-market opportunities. Two experiments are studied in order to analyze the issue. One is to examine the relationship between involvement and donation proximity on attitudes and participation intentions. This study provided additional evidence concerning the impact of donation proximity, which has been mentioned in earlier research. The second an issue possibly responsible for increasing the positive campaign perceptions for these less-involved consumers is explored. More specifically, the role of perceived social responsibility as a mediator of effects is assessed; also whether message framing positively impacted the outcome measures is addressed. These experiments complement current CRM work by demonstrating the communication strategies that might incite this untapped audience. In two experiments, the role of donation proximity (Donation proximity represents one specific cue conveyed in campaigns relevant to campaign evaluations) and message framing on campaign attitudes and participation intentions of less-involved consumers are assessed. Findings reveal that local donations and positive message framing serve as effective message cues to produce favorable CRM outcomes among this market segment that strategists consider fertile ground. Also in the article, creating and communicating CRM campaigns are discussed.
In the second experiment, we explored an issue possibly responsible for increasing the positive campaign perceptions for these less-involved consumers. More specifically, we assessed the role of perceived social responsibility as a mediator of effects; we also addressed whether message framing positively impacted the outcome measures. These experiments complement current CRM work by demonstrating the communication strategies that might incite this untapped audience.

İPEK ÇAVUŞOĞLU- 107604007

No comments: